Post by YeniAy_Ottoman on Jun 17, 2022 10:21:57 GMT
(İlgili videonun metin halidir. BİRİNCİ KISMI okumak için tıklayın.)
İlk videoda dansın zaman sorununa, Westeros tarihinde yaşanmış olayların hangisinin günümüzle benzerliği olduğuna ve tarafların nasıl ayrılacağına dair konuştuk. Dany’nin siyahlar tarafında olduğunu ve asıl düşmanının yeşiller olduğunu ve yeşilin ona uğursuz geldiğnii konuştuk. Unutmayın ki Selmy bile yeşil ejderhanın beyaz ejderhadan daha tehlikeli olduğunu, söylemişti. Yani bu bile beyaz ejderhanın sürücüsünün değil, yeşil ejderhanın sürücüsünün Dany için gerçek tehdit olduğunu gösteriyor. Şimdi ise kaldığımız yerden devam ediyoruz ve Dansın Kimler Arasında olacağını ve fazlasını konuşacağız.
Peki, Dans Kimler Arasında Olacak?
Okuyucuların ekseriyeti bu savaşın sadece ve sadece Dany ve Aegon arasında olacağını düşünüyor ve olası bir üçüncü kişi varsa da bunun Tyrion yahut Euron olabileceği önerisini yapıyor hatta Victarion diyen bile gördüm. İlk önce bu üç aday için fikrimi söyleyeyim.
Tyrion, Euron yahut Victarion birer Valyrialı değil, yani ejderha kanı taşımıyorlar. Ejderhaların Dansı’nın en önemli özelliği aile içi savaş olması ve bunun ejderha kanı taşıyanlarca ejderhaları sürerek yapılması... Tyrion’un Targaryen olma kuramı ve Greyjoyların da şu sihirli boru meselesi öne sürülebilir ama bana göre zayıf öneriler olmakla beraber Tyrion’un Targ olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyorum; o gerçek anlamda babasının oğludur ve sihirli borusu olan herkes ejderha sürebilseydi, 5000 senede Valyrialı olmayan biri o boruları ve yumurtaları çalar ve kendisi ejderha sürücüsü olurdu, Martin tarihsel olarak böyle bir bilgi aktarmadı ise basitçe böyle bir şeyin asla olamayacağı içindir. Neticede yegane büyücüler Valyria’da yoktu; Asshai’ye kadar bir sürü büyücü var ve yumurtalar da bir şekilde Valyria kanı taşımayan insanların eline dahi geçti ama kimse yumurtaları çatlatamadı bile, bırakın sürmeyi. Euron’a inanacak olursak o bile bir tane yumurta buldu ve büyücülerine onu çatlatmaya çalıştı ama başaramadı. Bu sebeple Targaryen olmayan birinin borularla vs. ejderha sürmesine ihtimalini vermediğim gibi zaten aile içi bir savaşta Targaryen olmayan birinin işi nedir? Daha yumurta çatlatamayanların ejderha süreceğine inanmak isteyen varsa da buyursun inansın. Bu olursa da gerçekten çok anlamsız olur ve GRRM, Valyrialıların saf kan saplantısını tamamen boşa çıkartır ve neden bunca zaman kimse başaramadı sorusuna akla yatkın, tatmin edici bir cevap asla veremez.
Yine de 3. bir kişi meselesine soğuk bakmıyorum ama bu kişinin de Valyria kanı taşıyan biri olması gerektiğini savunuyorum. Unutmamak gerekir ki Ejderhanın Üç Başı var sözünün temeli bir hanenin armasından ibaret değil, en azından ben böyle düşünmüyorum. Ejderhanın üç başı var, üç ejderha var... bu durumda üç ejderha kanı taşıyan kişi için doğan üç ejderha gördük ilk kitabın sonunda; Rhaegal, Drogon ve Viserion... Bu kanı taşıyan ve ejderha sürme ihtimali/durumu olan da üç ejderha kanımız var; Jon Snow, Daenerys Targaryen ve Rhaegar’ın oğlu olduğunu iddia eden Aegon Targaryen.
Elbette Aegon sahte, o ejderha değil veya işte Targaryen değil diye itiraz gelebilir. Bunun için Martin’den bir alıntı paylaşmak istiyorum. Ona ejderhanın üç başı sorulduğu zaman; "Ejderhanın üç başı... evet... ama üçüncüsü zorunlu olarak bir Targaryen olmayacak..."dedi.
Bu alıntı aslında iki şekilde de okunabilir; Aegon’un gerçekte bir Targaryen olması gerekmediği ama ejderha kanı taşımasının önemli olması ki Blackfyre ise zaten Targaryen hanesinin bir kolu bu aile... ya da Jon’un meşru bir Targaryen olmaması halinde, ismen olmasa bile kan olarak ejderha kanı taşımasına gönderme olabilir. Ben ilk yorumlamadan yanayım çünkü Jon’un meşru bir Targaryen olduğu görüşündeyim ve piç dahi olsa neticede – resmi olmasa bile - bir Targaryen olduğu var sayılacak babası yüzünden. Neticede “Targaryen piçi, Stark piçi, Lannister piçi” diye ifadeler görüyoruz... yani ailesine atıf yapılıyor piçlerin zaman zaman. Haliyle Martin’den gelen bu alıntı bence Aegon’un sahte olduğunu da üstü kapalı onaylıyor.
Netice olarak elimizde ejderha kanı taşıyan üç ejderha başı ve onların da sürmesini beklediğimiz üç ejderhamız var... Ve evet, bence Ejderhaların Dansı 2, tam olarak bu üç ejderha kanı arasında olacak. Elbette sadece Aegon-Dany yahut Dany-Jon arasında olabilme ihtimalini de görüyor ve kabul ediyorum ama benim için üç ejderhanın arasında olacağı ihtimali daha baskın düşüyor. Unutmayın ki Martin’in üç sayısına özel bir takıntısı var, üç baş var videomu hatırlayın ve seri içinde hem Targaryenler için hem de zaman zaman bazı noktalarda-olaylarda üç sayısı tekrar ediyor görünüyor. Ayrıca bunun için güzel de bir foreshadowinge sahip olduğumuzu düşünüyorum. Rüyalar serimin devamında bahsedeceğim inşallah ama burası da bunun için uygun bir yer.
Moqorro’nun Tyrion kehaneti...
Bildiğiniz üzere Kırmızı Rahip Moqorro, Tyrion ile konuşurken ateşleri arasında gördükleri şeyler arasında Tyrion’u da gördüğünden bahsetmişti. Hemen kehaneti hatırlayalım.
“Ejderhalar... yaşlı ve genç, gerçek ve sahte, parlak ve karanlık. Ve sen. Her şeyin ortasında hırlayan büyük bir gölgesi olan küçük bir adam.”
Ben dahil birçok kişinin yaptığı ilk hata, buradaki sıfatlardan yola çıkarak altı ejderha saymamız ve serinin içinden de altı ejderha bulma çabamızdır. Lakin zaman içerisinde fark ettim ki burada altı ejderha yok, üç ejderha var. Unutmamak gerekir ki ejderhanın üç başı var, altı değil. Ejderhalarla ilgili şeyler üçlü döngüler şeklinde gidiyor. En önemlisi zaten sürmeye uygun sadece üç ejderha var.
Tyrion’u kapsayan bu kehanet açıkça Ejderhaların Dansı 2’yi ve tarafların sayısını işaret ediyor, yani Martin bize söylemiş zaten. Üç ejderha var, üç ejderha kanı var ve üç ejderha arasında bu savaş olacak. Tyrion’un bu savaşın ortasında yer alacağı ve muhtemelen kendisini çok zor bir durumda bulacağını da anlatıyor kehanet; neticede kendisi üç ejderle tanıştı, Dany ile tam tanışmadı ama onu gördü ve sonraki kitapta tanışacak. Bahsi geçen sıfatların hepsi yin-yang felsefesi gereği bir ejderha kanının kendi içinde barındırdığı zıtlıkları ifade ediyor. Yani aynı anda hem genç hem yaşlı; hem gerçek hem sahte; hem parlak hem karanlık olarak kabul edeceğimiz, bu özellikleri gösteren ejderha kanı bunlar. Bunlar da Jon, Aegon ve Dany.
Şahsi fikrim sahte ve gerçek derken Aegon’dan bahsediyor, zira o sahte bir Targaryen olsa bile gerçek bir ejderha kanı. Diğer ikisi Jon ve Dany bariz ama hangisi hangi sıfatları barındırıyor konusunda çok emin olamıyorum. Dany genel olarak ilk aşama çok parlak görünen, gelecek vaat eden bir karakter ama eylemlerin ardında bir karanlık nokta var; Astapor ilk aşama muazzam bir hamle gibi göründü ve okuduğumuzda hatta izlediğimizde heyecanlandıran bir sahneydi ama sonradan Dany’nin de itiraf ettiği gibi orada bir dehşet yarattı. Yani Dany parlak vaatleri ve niyeti olan biri olarak hamle yapıyor ama hamlelerin ardından hep bir karanlık çöküyor, kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Yani niyet iyi, eylemin getirisi kötü... Haliyle parlak ve karanlık sıfatları, Dany’yi ifade ediyor olabilir. Hem kendisi Azor Ahai ise yahut zaten öyle göründüğü için karanlığa karşı aydınlık getirecek biri olarak öne çıkartılacak ama aslında savaş ve eylemleri yüzünden karanlık meydana getirecek şeklinde de yorumlamamız mümkündür. Ayrıca Aegon ve Maegor’un kanıyım, sözleri de buna işaret ediyor olabilir. Bu iki sıfatı bu ikisine yakıştırmak isteseydim Aegon’a parlak bir karakter, Maegor’a da karanlık bir karakter derdim. Bununla birlikte destekleyici olabilecek bir diğer şey de Drogonbone Chair serisindeki Azor Ahai’ye denk gelen karakterin de vakti zamanında halkı arasında parlak biri olması ama zaman içinde de karanlığa dönüşmesi hikayesi var, eğer Dany Azor Ahai ise bu yönden de işi bağlayabiliriz. Geriye yaşlı ve genç kalıyor. Yaşlı ve gençten kasıt muhtemelen “olgunluk” seviyesine vurgu olabilir. Daha evvel söylemiştim Arya genç yaşına rağmen Martin’e göre 40 yaşındaki birinin olgunluğuna sahip; yani genç ama zihnen yaşlı biri. Jon’a baktığımızda benzer bir durum gözleniyor; ilk povunda söylediği gibi piçler erken olgunlaşıyor ve Sur’daki ilk birkaç povdan sonra onun hızla olgunlaştığını ve büyüdüğünü gördük ama yaşça çok genç ve bu gençliğine daimi bir vurgu var; “çocuk lord kumandan” şeklinde anılıyor. Selyse bile genç olduğunu duymasına rağmen onu gördüğünde; beklediğinden daha genç olduğunu itiraf etmişti. Yani Jon, genç yaşına rağmen bu ejderhalar arasındaki en olgun olanıdır. Zaten İngilizce “old” kelimesi ayrıca tecrübeli/olgun manalarına da kullanılabiliyor.
Peki Siyahlar ve Yeşiller üzerinden ilerlersek... Siyahlar Daenerys, bu cepte, tamamdır. Yeşiller? Rhaegal’ı kim sürecek? Dany için asıl tehdit kim?
Bana göre onu sürecek kişi Jon Snow. Aegon diyen de olabilir şu malum sebeplerle ama gerçekçi olmakta fayda var. Aegon’un sahte olduğu vurgusunu sık sık yapıyoruz hatta yazarken Sahte Aegon diyoruz ama bu oğlanın Rhaegar’ı temsil eden ejderhayı sürmesini mi bekliyoruz? Haliyle Jon’a da vasat Viserys’i temsil eden Viseron mu kalıyor?
Ölümsüzler vizyonuna göre Dany ve Aegon arasında olumsuz bir durumlar olacak, vizyonda gördüklerinden biri de Oyuncunun Ejderhası olan Aegon’du. Biz Dany’nin onun sahte olduğunu anlamasını da bekliyoruz. Muhtemelen bunun için en iyi yollardan biri ejderhalardan birini sahiplenmek istediğinde ejderhaların buna yanaşmaması olur ama ortada üç ejderha olması ve ejderhanın üç başı olması meselesinden yola çıkarsak bu ejderhalardan birini sürmesi gerekiyor hele ki Dany ile savaşacak ise direnebilmesi için illa ki sürmesi gerekir, aksi halde Dany bir lokmada yutar onu. Bu durumda ejderhalardan bir uyarı gelecek ise ki maskeli ablamız Quethie ne diyordu? “Ejderhalar senin kim olduğunu biliyor, sen biliyor musun?” Bu durumda buradan ejderhaların karşısında kim olduğunu iyi kötü anladığı yorumunu yapmak da mümkün, zeki canlılar zaten... haliyle Rhaegar ile özleştirilen ejderhanın Aegon’a yanaşmak istememesi bir “uyarı çanı” çalmasına neden olabilir. Ben Aegon olsaydım, Rhaegal olduğunu öğrendiğim ejderhayı sürmek ister ve ona giderdim; muhtemelen Dany dahil herkes bunu bekler ama ejderha onu kabul etmez de Viserion onu kabul ederse bu Aegon için bir eksi puandır ve şüpheyi tetiklemeye yetebilir. Bu da bize aslında Jon’un kimliğini nasıl ispat edebileceğine dair de bir işaret. Daha evvel söylemiştim; Jon’un kimliğini kanıtlayan bir belge ya da nesne olması gerekir; mirasına işaret edecek bir şey, genelde gizli prens hikayelerinde böyle şeyler olur. Ben bunun mahzen mezarlarda olabileceğini düşünsem de Rhaegal, Jon’un kendisini sürmesine izin verirse, bu “babasının oğlu” olduğuna dair çok güçlü bir işaret olur ve kafalardaki şüpheleri temizler diye inanıyorum.
Viseron ayrıca Aegon açısından şunu temsil edebilir; bildiğiniz üzere Viserys pek vasat biriydi ve tarihteki Kral Viserysler için parlak sıfatını kullanmazdım, tamam hiçbiri son Viserys kadar kötü olamaz... ama neticede bir başarısızlık örneğidir. Viseron’un ilk ölecek ejderha olmasını beklediğimi söylemem de gerekir; ilk doğan ilk ölen... Tyrion’un 6. kitapta eline aldığı beyaz ejderha oyun taşının üstünde kan vardı, bu bir işaret olabilir diye konuşulur. Bu durumda Dans’ta ölmesi beklenen ilk kişi de Aegon olur ki Maegor ve Aegon arasındaki savaşta da ilk ölen Aegon’du ve sonra Jae devreye girip Maegor’un rakibi olarak ortaya çıktı ve kral oldu. Burada uyumlu bir paralellik var.
Hatta ileride gerçekleşmesini beklediğimiz bir olay örgüsü üzerinden de paralellik kuralım. Dany’nin vizyonlarındaki mavi çiçek ve tatlı koku yayan gül sahnesini biliyorsunuz; yıllardır tatlı = ölüm işareti yüzünden Jon’un doğrudan ya da dolaylı olarak Dany’i öldüreceği söylenir ve ben de bunu yıllardır savunuyorum hatta bunu Arya ile beraber yapma olasılığını önceki videolarımda anlatmıştım. Özellikle de dizi finalinden sonra bu fikir baya güçlendi okuyucular arasında, ben dizi referansı kullanmam aslında ama kitaplarda beklediğim şeyi dizide görünce, Martin’den öğrendikleri bir bilgi herhalde, diye düşünmeye başlarım ister istemez. Özellikle de Dany’nin kendisini Rhaegar olarak gördüğü Yeşil Çatal rüyası ve Arya’nın Yeşil Çatal’da (ki iki sahne de muhtemelen nehrin aynı bölgesinde geçiyor) karşıya geçme sahnesini yorumladığım videoyu hatırlıyorsanız fikir biraz daha pekişecektir diye düşünüyorum hatta Arya’nın Braavos’ta gördüğü ve annesinin muhtemelen son ölümünü gördüğü rüyanın yorumlamasında da haklı isem... nehir topraklarında Siyahlar ve Yeşiller arasında ciddi savaşlar olacak ve iki tarafın son savaşı burada gerçekleşecek. Zaten Yeşil Çatal rüyasının Dany’nin muhtemelen ölüme gittiğini gösteren bir işaret olabileceğini savunmuştum çünkü abisinin öldüğü yerde kendisini abisi olarak gördü ve savaştığı kişiler de sanılanın aksine özde kuzeylilerdi, ötekiler değil. Unutmamak gerekir ki İlk Dans’ta Yeşillerin kralı da Siyahların kraliçesini öldürüyordu. Sizi bilmem ama bu senaryolar paralel ve uyumlu görünüyor.
Neticede Aegon’un Dany’yi öldürmesini beklemiyorsunuz herhalde? İnsanlar genelde Aegon ismi yüzünden ve “bu oğlan başka ne amaçla hikayede olabilir ki?” sorusu yüzünden Aegon’un Yeşillerin kralı olacağını savunup, ilkinde olduğu gibi dans öncesinde, Kral Topraklarını ele geçirmesi gerektiğini savunup düşünse de hikayenin sonunda Aegon’un Kraliçe Rae’yi öldürdüğünü unutmuş gibi ya da umursamıyor, bu kısmın farklı olacağına inanıyor ama diğer her şeyin paralel ilerleyeceğini düşünüyor gibi görünüyor. Bu biraz “işimize geldiği şekilde” hikayeyi şekillendirmek gibi geliyor bana... Tamam, ilk ve ikinci dansta olanların birebir aynısı olması gerekmiyor ve ben zaten böyle bir şey beklemiyorum ama “herkes demir taht için savaşmak” zorunda yahut “Aegon kral topraklarını ele geçirmek zorunda” veya “iki taraf vardı, üç değil. Sadece iki taraf olmak zorunda” gibi fikirlerle gelindiğinde “neden” sorusunu sormak zorunda kalıyoruz ya da bunlar olmak zorunda ise hikayenin diğer kısmı neden olmak zorunda değil, sorusunu soruyoruz.
Cevap basit aslında; Aegon kim ki Dany’yi öldürsün? Doğru... Onda o kapasite yok, güç de yok... aslında kaybetmeye mahkum görünen bir kral adayımız var. En azından direnç gösterebilse bile kimse Aegon’un Dany karşısında kazanmasını beklemiyor. Haliyle bu ne biçim dans? İşte Yeşillerin lideri Jon deme sebeplerimden biri de bu. Gücü var, imkanı var, tehlikeli ve 7 krallığın ikisi ona ait. Yani kayaların-taşların- boyalı masaların kralı değil harbi harbi kral olacak kendisi. Birbirine hem konum hem de nispeten güç olarak denk olan iki sevilen karakter arasındaki dans mı yoksa hiçbir açıdan birbirine denk olamayan hatta bir tanesi sonradan sürpriz yumurta gibi ortaya çıkmış vasıfsız bir karakterle – vasıflı-sevilen-güçlü bir karakter arasındaki dans mı? Hangisi heyecan verir? Hangisi daha leziz bir hikaye sunar? Siz yazar olsanız hangisini yazarsınız? Cevap benim için bellidir. Aegon’un okuyucular arasında pek hayranı olmadığı, bunun için zaten yeterli sahnesi de olmadığı düşünülürse ünlü bir savaşta; popüler bir karakteri yeni doğmuş bir karakterle savaştırmak bana anlamsız geliyor. Savaşı gidişatı da sonu da belli değil mi? Dany’den nefret eden okuyucular dışında Aegon’u kim destekler okurken? Ben yazar olsam birbirine denk olmayan karakterler arasında bir savaş yazmazdım, en azından ana savaşı yazmazdım.
Yıllardır birçok okuyucu yeşil ejderhanın Jon tarafından sürülmesini bekliyor hatta istiyor, peki neden? İsmi yüzünden! O Rhaegar’ın yaşayan yegane çocuğu, doğal olarak bu isme sahip ejderhayı o sürmeli. Eğer Dany, isimlendirirken başka tercihler yapmış olsaydı, biz büyük olasılıkla rengi yüzünden beyaz ejderhanın Jon’a ait olacağını düşünürdük, beyaz kurdu olanın beyaz ejderhası olur diye yola çıkardık. Lakin Martin, beyaz olana değil yeşil olanın Rhaegar’ı temsil etmesini istemiş.
Haliyle ister istemez şöyle düşünüyorum; Yeşiller tarafının lideri Aegon olacaktı ise Martin isteseydi beyaz ejderhanın ismini Rhaegal yapar yeşil olana da Viserion derdi, onu da gider Aegon’a verirdi ama Ejderhaların Dansı 2’de Yeşiller tarafını temsil edecek olan yeşil ejderhanın rengini Rhaegal yapmış ve biz bu ejderhanın Jon’a ait olmasını yıllardır bekliyoruz, dizide bile bekledik. O halde neden böyle yapmış? Sebebi soruda zaten, bence Martin Dansın ana taraflarının Jon ve Dany olmasını planladığı için. Böyle düşünmese isimlerin yerini değiştirirdi diye düşünüyorum haliyle. Yani Danstan bağımsız olaya bakarsak, farz edelim ki Dans 2 olmayacak; sizin elinizde olsa gidip Rhaegar’ı temsil eden ejderhayı sahte Aegon’a; vasat Viserys’i temsil eden ejderhayı da bizim Jon’a mı verirdiniz? Vermezdiniz, değil mi?
Lakin işte Bu Dans sadece Aegon ve Dany arasında olacak diye takılıp kalan ve aksi yönde fikirlere ihtimal vermeyen ya da konu etmeye değmeyecek şekilde düşük ihtimal gören okuyucuların bazısı; sırf bu sebeple yeşili Aegon’a vermeyi uygun görüyor. Bunu yakıştıramayan daha aklı selim olduğunu düşündüğüm okuyucular ise dansın taraflarına verilecek isimlerin ejderha renklerine göre belirlenmeyeceğini savunabiliyor. Lakin bunlar hep “Jon asla bu dansın parçası olamaz, olmaz, olmak istemez; Demir Taht peşine düşmez...” ön yargısı yüzünden oluyor.
Jon Snow, Ejderhaların Dansı’na girer mi? Yoksa kuzeyden çıkmadan, sadece Ötekilerle mi ilgilenecek?
Genel görüş böyle ama durum gerçekten de böyle mi? Yani asla bu işin dahili olmaz mı? Ben o kadar emin değilim. Bence burada biraz da dizideki Jon’un kafamızda yer edinmiş imajının etkisini görüyoruz ama kitap Jon ile dizi Jon arasında ne kadar fark olduğunu, hikayelerinin ve karakterinin gelişiminin ne kadar zıt olduğunu Game Of Thrones eleştirisi videomda ve Jon Snow Hikaye İncelemesi videomda çok iyi gözler önüne serdiğimi düşünüyorum. Siz de zaten kitapları okumuş insanlarsınız, aradaki fark kabak gibi ortada.
Martin’in de önceleri dikkat çektiği gibi ortada yaklaşan bir tehdit var hatta aslında iki tehdit var; biri Dany, diğeri de Ötekiler... ama kimse kaile alıyor görünmüyor. Herkes güç, hırs, unvan peşinde koşarak savaşıyor ve tehditlere karşı kör; birbirlerini yediler bitirdiler, Dans başladığında daha da zayıflayacaklar. Sonra Ötekiler geldiğinde direnecek bir şey kalmayacak gibi görünüyor.
Ötekiler tehdidin farkında olan iki karakterimiz Jon Snow ve Stannis Baratheon. Niyetleri ne kadar halis olursa olsun, ne kadar asilce ya da haklı olursa olsun fark etmiyor... mesele bu değil ama bakıyoruz ki bu iki karakter de Ötekilerden ziyade kendilerini başka uğraşlara kaptırmışlar. Stannis, “tahtımı isterim, tacımı isterim” diyerek Beş Kralın Savaşına dahil oldu. Ötekiler geliyor, farkında ama neticede Diyar parçalanmış iken ben bunlarla nasıl Ötekilere karşı direnirim diyor, haklıdır ama Ötekiler olmasa da fark etmez, gene taht için savaşacak... Ötekiler sadece tahta sahip olmayı isteme sebeplerinden bir tanesi... ama dediğim gibi önemi yok, neticede ortada bir “dikkat dağıtıcı unsurlar silsilesi var” Stannis için...
Jon’a bakıyoruz, hiç farklı değil Stannis’ten. Evet, Sur’u savunma hattı oluştursun diye güçlendirmeye, adam bulmaya çalışıyor ve buluyor da... lakin Stannis’de olduğu gibi Jon’un çevresinde de son derece “dikkat dağıtıcı unsurlar silsilesi” okuduk; Arya, Nöbet’in yemek/para sorunu ve Kuzey’deki savaş... Jon bu meselelere baya kafa patlatıyor ve 5. kitapta ağırlıkta uğraştığı şeyler Ötekilerden ziyade bu sorunlar oluyor. Yani uğraşının taş çatlasın %25’i Ötekileri kapsıyorsa %75’i diğer şeyleri kapsıyor. Stannis için de aynı şey geçerli, gördük. Bunlar bir de Ötekiler tehlikesinin farkında olan ve bir şeyler yapmak isteyen insanlar. İmamlar böyle ise cemaat elbette daha kötü olacak. Yanlış da anlaşılmasın bu bir eleştiri değil karakterlere çünkü onların da yapabileceği bir şey yok. Yani bunlar bir sorundur neticede, önemli sorunlar ve çözülmesi gerekiyor ama neticede ana tehdit yaklaşırken onlar bile bu nispeten 2. derece önemli sorunlar ve dikkat dağıtıcı şeylerle uğraşmak mecburiyetinde kalıyor ve tabi ki de kalmaya devam edecek şüphesiz. Zaten aksi durumda Ötekiler gelene kadar da okuyacak bir unsur olmaz kitapta.
Şimdi 6. kitaba gidelim ve senaryoya başlayalım; Jon dirilir, bunun şoku-öldürülmenin/ihanetin şoku hatta Arya’nın aslında sahte olması vs. derken iyice dellenir... Sonra Stannis’in kaybı, dönüşü ve kızını yakması-ölümü vs. derken... Kuzeylilerin bir şekilde Jon ile iletişime geçip onu kuzey kralı olarak tahtta görmek istediklerini söylemeleri; kuzey komplosu videomu hatırlayın... Jon’un savaşa hazırlanması, yüksek ihtimal Arya ve Rickon ile buluşması ve sonra Winterfell savaşı ile tahtını ele geçireceği son bir savaş, düşmanlarından arta kalanlarla ilgilenilmesi ve ön göremediğimiz diğer şeyler derken Ötekilere pek vakit ayırabileceğini sanmıyorum. Belki şu kaleye aldığı cesetler dirilir, oradan bir şeyler olabilir elbette ama ciddi anlamda ne yapabilir ki Ötekilere karşı önlem olarak? Sadece kuzeyi birleştirme derdine düşebilir, Stannis gibi birleşmeden savunma olmaz düşüncesiyle... Kafadan 6. kitap komple başka meseleler ve en önemlisi savaş ve kuzey tacını ele geçirmekle geçti gitti bile... yani taht oyunlarıyla... oğlan zaten savaş ve taht ile uğraşacak yani 6. kitapta. Hani Ötekiler? Yani anlatabildiğimi düşünüyorum, bu durum böyle devam edecek.
Elbette Ötekilerle ilgili hiçbir şey yapmaz demiyorum ama yapabileceği şey sınırlı. Şartlar ortada zaten... “Ötekiler geliyor!” diye güneye haber etse “hadi oradan piç” derler. Zaten orada savaş var, herkes gene birbirine girmiş, kimse sesini duymaz bile. Bu sebeple Jon’un Ötekilere karşı yapabileceği en başat şey; kuzeyi birleştirip, güçlendirmek ve kışı atlatmalarını sağlamak için önlemler almak. Muhtemelen Jon zaten Sur’un yıkılacağını öngöremiyor, tüm savunma hattını kafasında orada kuruyor. O yüzden zaten bulabildiği tüm adamları Sur’a yığıp, kaleleri eski görkemine kavuşturma derdine düştü. Kuzeylilerle ve nehir insanlarıyla da kalan işi hallederim diye düşünebilir sonra.
7. kitaba geçtiğimizde Cat’in ve Sansa’nın artık gelmesini bekliyorum. LF ve Cat hatta Sansa üçlüsünün Jon’a rahat vereceğini sanmam... GRRM’in sorunsuz bir krallık teslim edeceğini sanmıyorum; kuzeyde hem bu üçlüyle uğraşırken ki LF bile tek başına yeter... bir de kıtlık sorunu var. Sur’daki yemek sorunu ile uğraştığı gibi kuzeyin de kıtlık sorunları ve diğer sorunları ile uğraşması gerekecek. Zaten hatırlarsanız Jon’un Sur’da deneyimlediği sorunları; makro ölçeğinde kuzey kralı olarak uğraşmak zorunda kalacağını ön görmüştüm, bir nevi ön eğitimden geçiyor, tecrübe ediniyor Sur’da demiştim. Ayrıca madem nehir topraklarının da kralı, oradan da sorumlu olması gerekir, onların da sorunları ile ilgilenmeli. Üstüne bir de Dany gelecek ve herkese “diz çökün” diyecek... Aegon da geldi, o da aynı şeyi talep edecek. Jon diz çöker mi? Kuzey diz çöker mi? Çökmez. Dizi ve Kitap Jon’un ayrıldığı önemli farklardan biri zaten de bu...
Dahası Jon’un dirildikten sonraki karakter değişiminin de etkisi olacaktır diye düşünüyorum. Özellikle de Jon’un kendi kimliğini en erken 6. kitap sonunda en geç 7. kitabın yarısına doğru öğrenmesini bekliyoruz, öğrenmesi gerekiyor... bir zahmet artık. Son dakikada mı öğrenecek? Ne işe yarar o zaman? Bunun yaratacağı bir kriz olacaktır. Aegon ile uğraşan Dany için bir de Jon peydah olur. İki tehdit ama Aegon nispeten küçük lokma ama Jon, diyarın yarısını cebe atmış biri... Dany sadece Aegon ile de uğraşmayacaktır elbette, Cersei tarafı da var... Nehir toprakları zaten merkezi bir bölge, birçok olay-savaş burada gerçekleşiyor. Netice itibariyle Dany, Aegon yahut bir başkası nehir topraklarını ve kuzeyi tehdit ettiğinde hatta saldırmaya yeltendiğinde Kuzey ve Nehir Kralı olarak bu toprakları ve halkı korumakla yükümlü biri olarak savunmak zorunda. Yani “Ben demir tahtı istiyorum” diyerek yola çıkmak zorunda değil, “ben kendi toprağımı-tahtımı koruyacağım” demesi kendisinin bu Dans’a girmesi için yeterlidir.
Yani isteyerek değil, istemeden de olsa içine çekecekler oğlanı. Yani “diz çök” denecek, “çökmem” diyecek... sonra da “tamam madem, sen takıl orada” mı dicekler? Hayır, çöktürmek için üstüne çökmeye kalkacaklar, basitçe yani. Hele bir de beklediğimiz gibi Aegon ve Dany birbirine düşman olmaz, savaşmaz da birlik olursa... Bu durumda zaten Fırtına ve Dorne kafadan Dany’nin de eline geçmiş olacak; Tyrion zaten muhtemelen Batıyı ele geçirecek Kaya’yı alarak... Menzil – Tommen’ın da ölümünden sonra – Lannisterları desteklemeyeceğine göre, Targaryenlere diz çökmeye yeltenebilir, böyle birleşik bir güçle gelirlerse Menzil’in gücünü bölmesine gerek yok iki taraf için. Geriye kuzey, vadi ve nehir toprakları kalıyor. Haliyle durum gene Jon’un başına patlıyor ama ben Aegon ve Dany’nin doğal olarak ilk aşama birlikte hareket edeceğini ama sonra bir sebeple ve bir şekilde birbirine düşman olacağını düşünüyorum, zaten kimse tanışır tanışmaz savaşmalarını da beklemiyor. Bu mantıklı bir beklenti olmaz. O raddeye gelene kadar illa ki bu ikisi işbirliği yapmayacak mı? O işbirliği içindeyken bir yerlere saldırmayacak mı? Her şekilde ipin ucu Jon’a dokunmayı başarıyor yani. Elbette didik didik ayrıntıları tespit edip, öngörmek çok mümkün değil, Martin’in aklında neler var hepsini tahmin edemeyiz ama işte genel bir fikir ortaya koymaya çalışıyoruz.
Aegon- Dany ittifakına dair Tyrion’ın 5. kitapta gördüğü bir rüya vardı; Acıçelik ve Selmy ile beraber savaşıyordu, bu savaş düşmanlık şeklinde değil de Tywin ve Jaime’nin ordusuna karşıydı ve tepede de ejderhalar uçuyordu. Batı diyarın tepelerini kan kırmızısına döndürecek kadar ciddi bir mücadele idi bu. Haliyle bunu bir foreshadowing olarak ele alırsak – eğer bir yem değilse – Acıçelik’ten kastın Blackfyre destekçisi Altın Mürettebat olduğu aşikar ve Selmy’den kastın da Targaryen ordusu olduğu aşikar. Tyrion da bunlarla sırt sırtına vermiş Lannisterlara karşı savaşıyor. Öngörülerimiz boş yere değil yani.
Olmasını beklediğimiz Aegon ve Dany arasında başlayacak bir çatışma, muhtemelen sadece Aegon’ın değil Dany’nin de güçlerini zayıflatmaya yarayacaktır zaten. Martin sanki Diyar’da Ötekilere hatta Jon ile savaşmaya geldiklerinde, ellerinde direnç gösterecek çok güçlü bir ordu bırakmak istemiyor gibi görünüyor. En azından iş bitip de Ötekiler geldiğinde elde kalan güçlerin ne kadar faydalı olacağını bilemiyorum, baya şüpheli yaklaşıyorum. Bir ihtimal Vadi kendini son raddeye kadar savaştan korumayı başarırsa, 20-25 binlik taze orduları ile bir direnç oluşturmak için faydalı olabilirler ama önüne gelene tek atan Ötekilere karşı ne kadar uzun süre direnebilirler? İşte orası meçhul. Bu sebeple Jon’un işi “arabuluculukla” vs. çözeceğine dair görüşler daha bir önem kazanıyor. Okumadan asla bilemeyeceğiz elbette.
Yeni maddeye geçmeden evvel bir gece ansızın aklıma gelen bir fikre burada değinmek istiyorum. Gerçekleşmesi yüksek ihtimal gözüyle baktığımdan değil, en azından şimdilik ama bir olasılık olabileceğini düşündüğümden...
Hep Aegon’un Dany ile savaşmasına kesin gözüyle bakıyoruz hatta Dany’nin Aegon hala yaşasaydı, onunla evlenirdim düşüncesini bir çeşit yemleme olarak gördük ama ya değilse? Ölümsüzler Evindeki gördüklerinden sonra Jorah, ona Aegon’un iki karısı vardı, sen de iki koca alabilirsin diyerek kendini o kocalardan biri olarak öne sürmüştü. Dany onu elbette reddetti ama sanmayın ki bu fikre soğuk baktı. 5. kitaba geldiğimizde Dany’nin bu 2 eş fikrine sıcak baktığını, bu dünyada güvenebileceği 2 erkek olduğunu düşündüğünü gördük, elbette onları bulması gerekiyordu; hikaye incelemesi videosunda bu alıntıyı vermiştim hatırlarsanız hatta Daario’nun bu üç baştan biri olup olmadığını düşünüyordu.
Dany’nin evlenmesi en muhtemelen koca adayı olarak sırasıyla Euron ve Aegon’u öne sürmüştüm ve Euron daha olası gibi gelmişti ama ya Dany, ikisiyle birden evlenmeye kalkarsa? Kesin evlenir demiyorum ama bunu talep edebilir ve bu ciddi ciddi gündem olarak tartışılabilir; Euron’un ahlak anlayışı yok, Aegon zaten bir Targaryen olarak bu tür olayları normal bir şey olarak görerek büyüdü, elbette erkeklerin çok eş alması alışıldık olunsa da kadınların çok eş alması görülmüş değil, bu sebeple buradan itiraz noktası dönebilir ama Dany de sıradan bir Targaryen kadını değil zaten. Eğer durum bu ise sadece Fatih Aegon ile değil Maegor ile de bir başka benzerlik ortaya çıkar, çok eşlilik hatta bu durum artık Jorah’ı isyan ettirebilir ve ona karşı dönmesine sebep olabilir. Ben genelde “ev” yüzünden ona sırtını dönebileceğini düşünsem de Criston Cole’da olduğu gibi “aşk” meselesi yüzünden sırtını dönebilir.
Dediğim gibi bu sadece bir fikir... Şimdi diğer bir maddeye geçelim.
Savaş halinde Aegon ya da Jon’un Daenerys karşısında ne kadar şansı olabilir?
Söz konusu sadece ordu sayısı ise şüphesiz ki birçok etken savaşın kazanılmasında ya da kaybedilmesinde bir unsur oluşturuyor. Birbirine denk olursa komutanların savaş becerileri burada kendi gösterecek; bir taraf zayıf diğer taraf güçlü ise bana göre komutanın becerisi kendini çok daha belirgin hale getiriyor. Dahası feleğin kimin lehine olduğu çok daha önemli elbette, öyle ya Tanrı kimin yanında ise o kazanır. Bunun için de değişik dış etkenler kendini gösterir; kısmetliyim ya da şansıma tüküreyim, diyeceğiniz şeyler olur. Ne gibi? Bizim tarihimizde bununla ilgili iki örnek verebilirim.
İlk Haçlı seferleri sırasında Dorlion’da karşı karşıya gelen Türkler ve Frenkler ciddi manada korkunç bir savaş vermiştir, öyle ki durum tamamen onların aleyhine gelişmişti. Lakin felek bir anda döndü; Türklere destek olması için beklenen birlikler gecikti ve Frenklere desteğe gelen birlikler de vaktinde geldi. Sırf bu sebeple her şey Türklerin aleyhine döndü ve Dorlion’da kaybettik. Yarım asır sonra da Haçlılar ve Türkler tekrar Dorlion’da karşı karşıya geldi ve bu sefer Türkler açısından geciken birlik ya da karşıya vaktinde gelen bir destek olmadığı gibi Alman ordusu lojistik anlamda ciddi eksikliklere sahipti, netice itibariyle ordunun en az 3’te 2’si yok oldu, kalanlar kaçtı ve bir kısmı İstanbul’a giderek Almanya’ya geri döndü. Kalanları da gelen Frenklerle birleşti ki aslında Frenkler 1 ay geriden geliyordu ve Dorlion savaşının sonlarında falan varmışlardı İznik’e, eğer birkaç gün evvelinden gelselerdi, bir ihtimal güçlerini birleştirip bizimkileri fena harcayabilirlerdi. İki savaşta da bizimkilerin sayısı daha azdı ama komutanlar daha etkili olduğunu gösterdi ki unutmayın Batılı askerler, Bizansın aksine, Türklerin savaş taktiklerine hiç alışkın değil, tanımıyor; coğrafyaya yabancı, iklime yabancı...
ASOIAF’a dönersek... Dany’nin yanında getirdiği askerlerin hepsi Westeros’a yabancı insanlar; özellikle de kuzeyin iklimine ve coğrafyasına yabancılar. Hiçbiri kar falan görmedi. Westeros’un güneyli lordları-askerleri bile katlanamıyor kuzeyin coğrafyasına-iklimine. Haliyle savaş taktiklerine de yabancılar Westeros’un. Tabi Martin bu tarz savaş ayrıntılarına ne kadar vakıf ve ne kadarını kullanır kitaplarında bilemiyorum ama netice itibari ile kimin kazanmasını istiyorsa, şartları o tarafın lehine döndürecektir; Ateş ve Kan’ı okuduğumda da bunu güzel yapmayı becerdiğini düşünüyorum, yani bu lojistik vs. şeylerle olmasa bile başka etkenlerle rüzgarın yönünü değiştirmesini biliyor.
Aegon’dan başlayalım. Onun şu an en az 10 bin askeri var. Dorne’un en az 20 bin var ama asker gönderirse bu 10 bini aşmayacaktır muhtemelen ya da en fazla 15 bin gönderebilir; neticede kendi topraklarını da olası bir saldırıya karşı koruyabilmek için asker bırakması gerekiyor; Menzil saldırabilir yahut Dorne körfezine kadar gelen şu korsanlar vs. saldırabilir ki 6. kitaptaki Arianne povunda bundan endişe edildiğini gördük, muhtemelen korsan saldırıları da olacaktır Dorne’a diye tahmin etmekteyim. Euron zaten Dany’nin yanına geçerse ve Dorne, Dany’e karşı savaşırsa bu saldırılar kaçınılmaz. Haliyle askerin bir kısmı Dorne’da kalmak zorunda. Yani Aegon’un elinde en az 10 ila 20 bin asker olmasını bekleyebiliriz. Menzil’den vs. Aegon safına geçmek isteyen lordlardan da birkaç bin gelir, tam sayını öngöremiyoruz elbette çünkü askerlerin büyük kısmını Hightower çıkarıyor ve diğerleri 2000 ya da 1000 ya da işte belki 3 ila 5 bin arası falan çıkartıyor. Fırtına topraklarından da adam toplaması mümkün gibi ama ağırlıkta Stannis’e katılmışlardı ama illa ki Connington gibi taç yanında olmuş olanlar vardı ama neticede savaşta eridi buralar ama gerek buranın gerekse menzildeki hangi hanenin ne kadar adamı var hepsi hakkında bilgimiz yok maalesef, bu sebeple net öngörü yapamıyoruz ama biz iyimser olalım ve Aegon’a 25-28 bin verelim, bu zaten gayet iyi bir sayı. Robb da aşağı yukarı böyle bir sayı ile savaşa girdi. Lord Tarly, Aegon’ın yanına geçerse, elinde harika bir komutan olacağı için bu kesinlikle Blackfyreların lehine olacak. Dany’nin elinde onunla boy ölçüşebilecek bir komutanı bence yok ama savaştan anlayan adamları elbette ki var ve elinde Tyrion da olacak ama neticede o askeri komutan dehası değil ama anlıyor bir şeyler. Aegon’un Tyrell ile bir savaşı olacak, kazansın ya da kaybetsin; gücü bir miktar eriyecek kaçınılmaz olarak. Bizim oğlanın deniz gücü yok, onları getiren gemiler belki bir miktar güç olarak kabul edilebilir ama hepsi de karacı, denizci değiller. Aegon’ın ordusu Westeros’a aşina, buralı zaten hepsi. Bununla beraber iki düzine filleri de var ki savaş alanında doğru kullanıldığında, bilhassa bu tür canlılara alışık olmayan atlar yüzünden, birlikleri dağıtabilirler.
Dany’nin elinde kaç tane adam olur? Kesin öngöremiyorum, ağırlık muhtemelen Dothraklar olacak ve okuyucular genelde kaç tane Dothrak varsa, hepsinin geleceğini öngörüyor ama bence bu temelde çok mümkün değil. Yani atıyorum 50-70 bin Dothrak çığlıkçısı var diye de hepsini alıp gelemezsin. Neden? Basit; koca bir kıta geçirmen gerekir; ya karadan ya da denizden. En az 1000 gemin yoksa sahip olduğun ordunun hepsini geçirmen mümkün değil, daha bu kızın 10 bin askeri de var; Lekesiz ve Paralı Askerlerden oluşan... Gemi buldun diyelim; karadan ya da denizden, yemek-suya ihtiyacın var. Dany daha azatlı kölelerini doyuramıyordu, atları ve askerleri nasıl doyuracak bu kadar? Illyrio ancak bir noktaya kadar yardımcı olabilir, gerçi yolda Volantis’de durmaları bekleniyor yemek tedariki için, o sırada isyan vs. derken yağmalanabilir şehir. Bir de Dorne için söylediğim Dothraklar için de geçerli olmaz mı? Geride kalan khalasarı olası saldırılardan kim koruyacak? İlla asker gerekir, Dany tüm erkekleri alıp gidemez haliyle. Bu sebeple olabildiğince gerçekçi davranmaya çalışacağım; Lekesizlerle vs. birlikte Westeros’a geldiğinde en az 35-40 bin askeri olur. Siz isterseniz bunu 50 bine yuvarlayabilirsiniz ama 50 bini geçmesini beklemem, 40 bin de ideal olur gibime geliyor. Euron’un demir doğumluları- deniz gücü de Dany’e katılacak diye bekliyorum. Zaten onu getiren gemiler ağırlıkta Greyjoylara ait olacaktır, Victarion geliyor malum. Bu haliyle Dany’nin gücü ciddi bir noktada değil mi? Hem karadan hem denizden büyük bir güç sahibi olarak öne çıkıyor. Elbette illa ki bir noktaya kadar bu askerlerin gerek Westeros’a gelirken fırtına yüzünden gerekse Aegon ile sırt sırta savaşırken Lannisterlara vs. bir miktar erimesini de bekliyorum ama bu ikisi için de geçerli olacak.
Savaşın durumunu değiştirmesini bekleyeceğimiz – öngörebildiğimiz – değişkenler şunlar; ejderhalar, kıtlık ve salgın. Şüphesiz başka etkenler de olacak ama kesin ön görülebilecekler bunlar. Salgın herkesi etkileyecektir. Kıtlık da nispeten herkesi etkileyecektir ama Illyrio’nun zenginliği düşünülürse Aegon’a bu yönden destek sağlayabilir diye düşünüyorum ama Dany’nin Westeros’tan beslenmesi güç olacaktır, bu sebeple Menzil ya da Vadi’ye saldırması gerekir ki oranın kaynakları ile beslensin hatta savaşın pek el değmediği Taç topraklarına... Vadi belki ejderha korkusundan ona katılmayı da seçebilir, belli olmaz. Dany’nin Dorne’a saldırması halinde daha evvelden olduğu gibi Dorne halkının direnmesini bekleriz, daha evvel becerdiler, şimdi neden beceremesinler ki? Kendi evlerinde her şekilde daha üstün konumdalar ama kendi evleri dışına çıktığında o kadar becerikli olamayacakları aşikar, bu sebeple kendi coğrafyaları dışında yutulma şansları yüksek. Ayrıca Dany’nin süvarileri; karşıdaki piyadelere nazaran daha üstün bir savaş gücü oluşturuyor. Elbette nehir toprakları da ciddi zarar gördü, zamanında tüketildi ve yakıldı ekinler ama neticede ne bulursam alırım kafasıyla buraya bile saldırabilir Dany, kuzey bile bir kaynak görülebilir; buralar hakkında ne kadar bilgi sahibi olabilirler ki mantıken.
Ejderhalara gelirsek... Aegon’n bir tanesini almasını beklediğimiz gerçek ama Dany’nin elinde hala 2 tane olacak. Drogon ise hepsinden daha büyük ve büyük ejderhaların, dans meselesinde bir tık daha üstünlük sağladığı aşikar, gerçi bence diğerleri de serbest kalınca zaman içinde Drogon’un boyuna yetişir, bu ciddi bir üstünlük yaratmayabilir ama ejderha sayısı yaratır. Elbette bir noktadan sonra Rhaegal’ı da Jon’a kaptırmasını bekliyoruz, bu durumda ejderha sayısı eşitlenir ve durum da eşit hale gelir.
Tüm bunları topladığımızda Dany daha baskın bir güce sahip görünmekle beraber Aegon’un aslında çok umutsuz olduğunu söyleyemeyiz, elindeki güç ve değişkenlerin etkisi ile ciddi bir direniş sağlayabilir Dany karşısında ama günün sonunda Aegon’un öleceği konusunda çoğu kişi mutabık, dediğim gibi Dany’yi öldürmesini beklemiyorsanız, kazanmasını da bekleyemezsiniz.
Lakin bu iş ne kadar uzun sürer? Çok sürmemesi lazım, Ötekiler geliyor... Elbette ben ilk önce Aegon’u yer, sonra Jon’a savaş açar gibi düşünmüyorum ama ilk Aegon meselesini devreden çıkartır diye düşünüyorum. Bir de şöyle bir şey var; eğer Aegon’un kimliği açığa çıkmaz ise ya da Jon, onun gerçek kimliğini bilmez ise onu öz ağabeyi zannedecektir. Sırf bu sebeple bile Dany’e bilenebilir.
Bir de Aegon’ın hikayedeki varlığı ve ejderhanın 3 başından biri olması meselesi sırf dans ile mi ilgili, diye sorguluyorum. Yani bence bu mesele biraz da buz ve ateşin savaşı ile ilgili olabilir; Fatih’in üç ejderha başını arma seçmesi gibi konularda evvelden yorum yapmıştım, Rhaegar’ın üç ejderhaya sahip olma takıntısı aile geleneği değildi bence... bu savaşla ilgiliydi... bu sebeple belki de asıl olacak şey; üç ejderha savaşsa bile ilk aşama birbirini öldüremez ve Ötekilerle uğraşmak zorunda kalırlar birlikte... madem bu iki olayın aynı anda vuku bulmasını bekliyoruz, Ötekileri de işe dahil etmemiz gerekir. Aegon, belki bu ötekilerle olan savaşta ölür ve savaş sonrası, Dany’nin ipleri koparması resmileşince Jon da gider halası ile uğraşır. Yani bu üçünün birlikte Ötekilerle asla savaşmayacağını düşünmek, pek doğru gelmiyor kulağıma. Bunu da buraya şerh koymuş olayım.
Jon Snow’a geçersek...
Yarı resmi kaynaklara göre(ki resmi bilgi olmaktan çok uzak, onu belirteyim, sadece bir çıkış noktası bulmak adına baz aldım bunu) kuzeyde 45 bin asker toplanabiliyor, Robb 20 bini savaşa götürdü. Birkaç bin hayatta kaldı diye biliyoruz ama kesin sayıyı söylemek şu aşama mümkün değil ama biz hepsi ölmüş gibi davranalım, en az 25 bin asker toplayabilir ilk aşama. Yabanıllar devreye girdiğinde Stannis, 16 bin savaşçıya karşı dövüştüğünü söylemişti. Jon, bütün sağ kalan yabanılları toplamayı başarırsa kabaca 20 bin kişi olabilirler ama hepsi savaşçı değil; mızrak karıları ve dövüşebilecek durumda olan erkeklerle beraber kabaca 10 bin kişi toplanabilir. Yani 30 ila 35 bin arası dövüşebilecek adamları olur kuzeyin. Jon’un nehir kralı da olduğu düşünülürse oradan da asker toplaması olası bir seçenektir. Nehir toprakları da benzer yarı resmi kaynaklara göre 45 bin asker topluyor ve en az 20 bini savaştı, hepsi öldü diyelim, 20-25 bin asker daha çıkartabilir ama nehir toprakları genelde güçlü-otoriter bir liderden mustariptir ve bu durum bugün daha üst safhalarda, artık kendi hallerine hareket ediyorlar. Kuzeyden emir geldiğinde kaç tanesi itaat eder %100 şöyle diyemem, Brecken gibi hanelere çok fazla güvenim yok. Yine de illa ki itaat eden olacaktır(ortada bir vasiyet, yasal bir belge ve yemin var). Yabanıllar arasında ayrıca 200 dev ve 100’den fazla mamut var ki daha evvel de söylediğim gibi birlikleri tarumar etmeden çok etkilidirler. Sultan Sancar’ın yeğenine karşı yaptığı savaşı, kaybederken kendi lehine çevirip kazanmasını sağlayan, savaşa sonradan sürdüğü fillerdir. Sonra bahsedeceğim gibi kuzeyin taze deniz gücü de mevcut.
Vadi gibi bazı krallıklar ya da haneler kuzeye sonra katılabilir mi? Belki. Yahut Stannis, eğer doğru aklımda kaldı ise, 20 bin kişilik bir kiralık asker talep etmişti şövalyesinden; Braavos’tan aldığı borç para ile onları alıp kuzeye gelecekti. Stannis öldüğünde bu askerlerin, Jon’un emrine girmesi çok olasıdır. Yine de biz kesin bilgiler üzerinden ilerleyelim elbette. Özetle kuzey, sandığımızdan daha iyi bir askeri güce sahip durumda görünüyor.
Dany’nin Aegon ve diğerleri ile olan önceki ve sonraki savaşının sonunda ne kadar askeri kalacak bilgimiz yok, illa ki azalacak ama yine de tehdit edici bir güç olarak konumunu korumaya devam eder diye tahmin yürüteceğiz. Herkes gibi Dany de ilk aşama Moat Cailinden girmeye çalışacaktır ama herkes bilir ki kuzey asla güneyden fethedilemez; Andallar denedi olmadı ve sonrasında da olmayacak. Zaten Cat ve Karabalık buraya geldiğinde Karabalık buranın tam bir ölüm tuzağı olduğunu görmüştü, bataklıklardan huraaa diyerek ordu geçiremezsiniz rahatça, bataklık adı üstünde ve kalemiz de gayet iyi iş görüyor. Reed’in halkının da nasıl dövüştüğünü biliyorsunuz, demir doğumlular moat cailinden dışarı çıkamıyordu. Bu sebeple demir doğumluların bilmem kaç kere yaptığı ve Andalların da denediği gibi denizden karaya asker çıkartabilirsiniz ve Dany bunu yapabilecek gemi gücüne elbette sahip olacak. Andal istilasında bu karaya adam çıkarma pek işe yaramadı tabi, kuzeyliler kıyılarda onları yok etti. Esir aldıklarını da Bran’ın ağaç vizyonunda gördüğümüz gibi ağaçlarına kurban ettiler.
İlk aşama deniz çıkarması üzerinde duralım. Bu ne kadar başarılı olur ve nasıl bir resim gerçekleşebilir? Benim asıl savaşın Jon ve Dany arasında olmasını öngörme sebeplerimden biri de kuzeyin, ilerideki bu savaşa hazırlanıyor görünmesi... elbette bilerek değil, yazar onları hazırlıyor. İkinci kitapta Bofa Lordumuz, Bran sahnesinde Robb’un ona altın desteği vermesini böylece denizde kaybettikleri güce tekrar sahip olabileceklerini söylüyor hatta kuzey komplosu videomda bahsetmiştim; Umberların gemi için ağaç kesip Manderly ile birlikte çalışması isteniyordu. Bofa Lordu da bir seneden fazla zamandır gemi inşa ettiğini söyledi. Son kitaptaki Davos 2 povuna bakarsak Beyaz Liman savaşa hazırlanmış; surlar tahkim edilmiş, sık aralıklarla kuleler inşa edilmiş ve eskiden harabe olan fok körfezinde şimdi dumanlar yükseliyor, orada savaş hazırlıkları var. Uzun süredir atıl denebilecek Deniz Taşı denilen bir savunma kulesi ki İlk İnsanlara kadar gidiyor tarihi, akrepler, arbaletler ve mancınıklar gibi aletlerle kuşatılmış halde. Davos, iç limanda 23 tane savaş gemisi saydı ve Lord’a göre çok daha fazlası var. Ne kadar fazla bilgimiz yok ama Lord zamanında hem Kral Topraklarına hem de Ejderha Kayasına aynı anda çıkarma yapabilecek kadar büyük bir filo inşa etmekten bahsediyordu. Beyaz Liman, kuzeydeki birçok lorddan daha fazla ata sahip ve mahzenleri gümüş dolu. Winterfell kuzeyin kalbi ise Beyaz Liman da ağzıdır, kuzeyi beslemek için dışarıdan temin edilecek yiyecekler buradaki ticaret ile temin edilebilir. Yani Illyrio kadar olmasa da Manderly Hanesi, kuzeyi besleyecek gümüş ve kaynağa sahip denebilir sanırım. Ayrıca bir küçük hatırlatma yapalım; Manderly Hanesinin arması bir deniz adamdır, yani ateşin karşıtı olan su ile ilişkili bir hanedir ve armadaki balık adamın rengi de yeşildir. Yeşil rengin Dany’de alerjiye sebep olduğunu artık anladık zaten.
Şimdi şehir bir savaşa hazırlanıyor ama neden? Evet, kuzey komplosu videosunda Bolton-Frey ittifakına karşı bir durum söz konusuydu ama Beyaz Liman doğru düzgün savaş görmüş bir yer değil, demir doğumlular buraları hiç işgal etmedi misal ya da Lannisterlar da yakın zamanda saldırmadı(geçmişte de pek böyle bir şey oldu diyemeyiz). Buna rağmen sanki bir saldırıya uğrayacakmış gibi şehir, ciddi anlamda bir savaş hazırlığı yapmış görünüyor ve üstüne savaş gemileri inşa etmiş.
Haliyle soru şu; Çehov silahı gören bu savaş hazırlığı ve savaş gemileri kime karşı kullanılacak?
Benim için cevap; Daenerys’e karşı elbette. Martin ikinci kitaptan beri kuzeye, eskiden sahip olduğu deniz gücünü geri vermeyi kafaya koymuş şekilde, gemi inşa ettirmiş; beyaz limanı ki Westerosun en büyük 5. şehri kendisi... savaşa hazırlamış durumda. Boltonların buraya gelip saldıracağını pek öngörmüyorum, saldırsalar bile bu savaş gemileri onlar için değil, aşikar bu bence. Lannisterlara karşı olduğunu iddia edebilirdik ama birkaç gemi dışında ellerinde gemi kalmadı, yeni inşa edilen birkaç gemiyi de şu Velaryon piçi kaptı kaçtı. Bazı okuyucular “Dany ile ittifak kurur, onun lehine kullanır.” şeklinde bir öneride bulunabilir ama Dany’nin zaten halihazırda Greyjoy donanması var iken yazar, Starklara ne diye deniz gücü verip, onu da Dany’e versin? Her şey Dany için mi bu seride? Sağlam bir zemine oturan bir iddia olmadığı ortada. Bu gemiler savaşmak için, kiminle savaşacaklar? Yani uygun kim var? Westeros’un yeni tehdidi Targaryenler. Dany ve Aegon. Bilhassa kuzey, denizden işgal edilmek istendiğinde bu gemiler direnç için faydalı olacaktır.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Beyaz Liman denizcilerinin ekseriyeti balıkçılar ve bir ihtimal tüccarlardan oluşmakta, demir doğumlu gibi deniz savaşçısı bir mürettebatı yok. Bu sebeple Demir Filo saldırırsa onlar karşısında zayıf kaçacaklardır. Durum – nispeten dahi olsa- nasıl kuzeyin lehine dönebilir, diye düşündüm ve aklıma Asha ve Yarıkçene geldi. Şimdi dizide Asha(Yara aslında) ve Theon, Dany’e gönderildi ve onun için savaştılar ama kitaplarda Asha kaçtığı zaman doğrudan kuzeye sığındı ve Yarıkçene de Talharttların kalesini elinde tutmaya devam ediyor ve Theon de şu an Stannis’in elinde. Haliyle şunu sordum; Asha ve Yarıkçene neden kuzeye getirildi? Yazar bu iki karakteri ne için kullanacak? Ne faydaları var? Bunlar güçlü deniz-savaşçıları neticede. Ayrıca Theon’un 7. kitaba kadar yaşayacağını da düşünmekteyim ama Jon’un eline geçtiği an Jon onu öldürür ama bu sebeple onun eline geçmez, kaçar diye düşünmüyorum; nereye kaçacak? Euron’un kollarına mı?Bu sebeple öyle bir şey olmalı ki Theon hayatta kalmalı, Jon ölümünü ertelemeli. Hem ileride Theon, Euron’u devirmek için Kral Şurasının toplanılmasında kilit rol oynayabilir, geleneklere göre onun da şurada bulunması lazımdı, olmadığı için seçimlerin yenilenmesini talep etme hakkı var, geçmişte böyle bir olay yaşanmıştı; Demir Adalar videomdan hatırlıyorsunuzdur. Torgon Greyiron kral şurası olduğunda uzaklardaydı ve geri döndüğünde şurayı yasa dışı ilan edip yeniden seçim talep etti ve nitekim taht el değiştirir. Bu hikayeyi 5. kitaptaki Asha POV’unda görüyoruz. Tris bu hikayeyi anlatınca Asha buna çok seviniyor ama nedenini anlatamadan Stannis geliyor. Muhtemelen -öldüğüne inanmış olsa da Ramsay’den gelen mektubu da göz önüne alarak – Theon ile kral şurasını yeniden toplayabileceğini düşünüyor. Euron bir şekilde zayıflamak, yere çakılmak zorunda bence... bunun fitilini ateşlemek için Theon hayatta kalmalı ama Theon’un hayatta kalması da Jon’un onu öldürmemesine bağlı. Tabi onun eline geçmeden kaçabileceğini iddia edebiliriz ama kaçıp gitmeyi başarsalar bence şu an Euron'un aleyhine olacak bir şura olmaz çünkü çoğunluk hala Euron’u destekliyor. Şura talebi öyle bir zamanda gelmeli ki herkes Euron’a karşı tepki göstermeye başladığında, destekçileri azaldığında olmalı. Bu da 7. kitaptan evvel olmaz.
Sonuç olarak toparlarsak eğer; benim aklıma gelen şey şu. Asha ve Yarıkçene ve de kendi demir doğumlu adamları, kuzeyin donanmasını toparlaması, eğitmesi ve liderlik etmesi için yeterli gibi geliyor gözüme. Bunun için de Asha’nın olası talebi Theon’un hayatta bırakılması olsa gerek. Jon makul biridir, esnemeyi bilir; düşmanlık beslese bile eğer çok ihtiyaç duyarsa, düşmanı ile bile anlaşma yapabilir; Yabanıllar düşmanıydı, Ağlak düşmanı ve sevmiyor; dahası kardeşlerinden nice kişiyi öldürdü hepsi ama ortak düşman için iş birliğini kabul etti ama kayıplarını da unutmadı. Yabanılların itaatini sağlamak için de ailelerinden çocuklar esir aldı. Ned'in ilk kitapta Cat'e söylediklerini hatırlayın. Ned, savaş çıkarsa Theon'u babasının gemileri için kullanmak istedi. Jon aynı fikri hayata geçirmek isteyebilir, tek fark gemi yerine denizcilik becerilerini kullanmak için. Bence bu iki karakterin kuzeyde olma sebebi Manderly’in inşa ettiği donanmaya liderlik etmeleri için, böylece kuzey denizde güçlü hale gelebilir. Theon’un hikaye örgüsü açısından da ironik elbette çünkü en başından beri vesayet adı altında esir olarak tutuluyordu ve bu şekilde devam edecek gibi görünüyor.
Daha evvel dikkat çekmiştim; Dany ve Jon tarafında aynı haneye mensup kişiler var hep, onların desteğini alıyor; Mormontlar ve Greyjoylar. Martin bunu kasıtlı yapmış belli ki... Bir de belki diyebileceğim bir şey... Aerys döneminden kalma bir Kral Muhafızı olan Baristan Selmy Dany yanında ve eğer olur ise düşündüğüm gibi ileride Jaime’nin kuzeye yolunun düşmesini bekliyorum demiştim, o da Aerys döneminden kalma bir Kral Muhafızı. Böyle olursa hoş paralellikler var yani.
Şimdi Beyaz Liman’ın savaş hazırlığı, gemi inşası ve olası demir doğumlu desteğini cebe koyduysak bir sonraki aşama olan kara çıkarmasına gidelim.
Kuzey denizinde bir deniz savaşı olur, çıkarma yapmak isterler... gemiler çarpışır ama Dany, illa ki karaya asker çıkarmayı başarır diye düşünüyorum, hepsini değil tabi. Neticede demir doğumlular sayı bakımından daha fazla olsa gerek... Karaya çıkan Dothrak ve Lekesizlerin daha evvel kış görmediği düşünülürse, daha doğrusu kuzey kışı ve kar... bence ne kadar dayanıklı olurlarsa olsunlar, hayatta kalma şansları çok ama çok düşük. Atları bile zor ilerler o zeminde. Soğuktan da donarlar. İlerleme hızları felaket yavaşlıkta olur; bakınız Stannis ve adamlarının çektiği zorluk ki daha kış gelmediği halde böyle. Kış geldiğinde görün cümbüşü. Bu sebeple karaya çıkmayı başaran askerler hızla katledilirler ve tabiri caizse denize geri dökülürler. Bizim Stark çocuklarının deri değiştiren yeteneklerini de unutmamak gerekir tabi. Yabanıllar arasında da var warglar. Andal istilası sırasında Şarkıcılar, hayvanları savaştırırmış. İşe yaramamış elbette ama olsun... doğru kullanılırsa faydası olur kanaatindeyim. Şu yetenekleri adam akıllı kullansınlar artık da bir faydasını görelim, süs olarak durmasın.
Bu durumda Daenerys’in elinde tek bir şey kalıyor; hava gücü yani ejderhalar. Bu bile denklemleri tamamen değiştirmeye yeter ama kış gelmiş, kar fırtınaları ile kuzeyde cümbüş başlamış. Ateş ejderhaları için kar, su, soğuk gibi şeyler alerjik unsurlardı. Kriptonite maruz kalmış Süperman gibi olurlar. Normal bir kuzey mevsiminde bile huzursuz, huysuz olduklarını iki ejderha ziyareti sırasında biliyoruz. Elbette kar fırtınasına maruz kalan ejderhaların sağlıklı bir şekilde uçabileceklerini de sanmıyorum, yani kısaca mevsim tamamen kuzeylilerin lehine ve Daenerys’in aleyhine. Bir de ejderha yere çakılırsa uçamayıp, akrep- arbalet gibi aletlerle avlanma şansı var. Beyaz Liman’ın kulesinde vardı bunlar, hatırlayın. Bunun dışında Jon’un bir tane ejderha sürmesini beklediğimiz için hikayenin bir noktasında onun da ejderhası ile savunma yapabileceğini önermek doğru olur sanırım, ne de olsa ejderhaların dansı hakkında konuşuyoruz, ejderhasız dans mı olur?
Bunu da toparlayıp sonuca varırsak Jon liderliğindeki kuzeyin, olası bir saldırı karşısında, direnç gösterip, üstüne muzaffer olması çok yüksek ihtimaldir. Unutmayın ki kuzey, tarihinde hiç işgal edilmeyi başaramamıştır, bundan sonra da gerçekleşeceğini öngörmüyorum. Umarım bu “savaş dengesi” meselesini kafayı karıştıracak şekilde anlatmamışımdır.
Videonun son kısmına geçelim şimdi.
Kimler hangi tarafı destekler? Ve kimler Dans 1’deki karakterlerin konumunda olur?
Yalnız ilk aşama hemen söyleyeyim 2. Danstaki karakterlerin hepsi illa ki 1. Danstaki karakterin konumunda olması gerekmiyor, yani tamamen birbirinden bağımsız bir konum ve değerlerde olacaklarını düşünüyorum ama bazılarının ilk danstaki bazı karakterlere benzer durumları var gibi... ben de bu benzer konumlarda görünenlere değineceğim.
Bir savaş varsa bu savaşın tarafında olan haneler ve kişiler vardır. Aslında hane üzerinde pek durmayacağım çünkü genel olarak hangi karakterin hangi krallığın üstüne çöktüğü bariz olduğundan, destekleyecekleri kişiler de kabaca ortada. Elbette bazı haneler, azam lordlarına rağmen, başka tarafları desteklemek isteyebilir ve Vadi gibi bazı krallıklar da tarafsızlığını korumaya çalışabilir. Yine de şöyle krallık üstünden gidersek; bir sürpriz olmazsa eğer Fırtına Toprakları ve Dorne’un Aegon’u destekleyeceğini öngörmek kolay. Bununla beraber Menzil’in kendi içinde karmaşaya girip, bir kısmının Aegon’u bir diğer kısmın Daenerys’i desteklemesi muhtemel olabilir hatta bir ihtimal ejderhalara bulaşmak istemeyen Hightower’ın sessiz kalmayı tercih edip, olur da kapısına ilk dayanan ejderhaya diz çökme eğilimi göstermesi mümkündür. Neticede savaşta tarafsız kalan bölgeler-haneler de olabiliyor. Bu Hightower hanesi bana göre her daim kurnaz olmuştur. Nehir’de bazı Targaryen destekçileri vardı, Darry ailesi gibi. İlk Dans’ta kraliçenin lehine hareket etmişti ama kafadan yenilmişlerdi, şimdilerde de zaten Lannisterların eline geçti, erkekleri öldü. Bakire Havuzu Lordu ilk Dans’ta kraliçe lehine idi ama Kraliçe Rae uygunsuz bir şey talep edince, öfkelenip Aegon’un safına katılmıştı. Dans sırasında bu tarz taraf değiştirmelere şahit olacağız muhtemelen, bilhassa Dany tarafından Jon ya da Aegon tarafına kaymalar... Nehrin kralı Jon olduğuna göre buradan dönenlerin ona dönmesi mümkündür ama şu ana kadar yaşanan olaylara bakarsak Nehir Lordları Stark krallarına sadık hareket etmişti, bir tek Bracken hanesinden şüphe ediyorum, çok kolay tahtın tarafına dönüp bunu Blackwood düşmanlığı için kullanmıştı. Neyse, dediğim gibi hane üzerinde durmaya niyetim yok pek. Vadi durumunu net öngöremiyorum çünkü değişkenlere göre şekillenecek bir durum. Robin ölmezse Sansa ve LF, çocuğu maniple edip Kuzey tarafında tutabilir. Ölürse Harry lord olacağı için LF’nin siyasi gücü zaten son bulacağından Sansa zaafı yüzünden kuzeyin yanında yer tutma kararı almasını beklemek zor gibi ama Harry, Sansa’ya aşık olursa gene Sansa etkisiyle bir ihtimal kuzeyin yanında olması sağlanabilir Vadi’nin. Hatta ileride Tyrion ile olan evliliğin bir şekilde iptal edilmesi durumunda Sansa ve Harry’nin evlendirilmesi şartı öne sürülebilir destek için. İttifaklar böyle kuruluyor neticede. Yani bir “söz” alınır bir şekilde kurtulun Lannister evliliğinden ve sonra Lordumuz ile kız kardeşinizi evlendirin tarzında... Yahut dediğim gibi Vadi, sessiz kalırsa her zaman yaptığı gibi, savaşa katılmaz.
Batı ve Menzil elbette şu aşamada Lannisterlara ait ama Tommen ölünce ittifak bozulacak ve ileride Tyrion’un Kaya’yı ele geçirmesini beklediğimden Batı da Dany’nin yanında yer alacak ilk aşama. Demir Adalar zaten krallarının emriyle Dany’nin yanında yer aldı bile, ilk Dans’ta da yer almıştı ama önemi nispeten azdı ama şimdi böyle olmayacak. Bu da bizi kim kimin konumunda sorusuna cevap aramaya getirdi.
Tyrion, ile başlayalım. Bilhassa dizinin etkisiyle onun Dany yanında yer alıp, sadık kalacağı beklendi yıllardır. Ben ise kapanan forumda tam aksini savundum yıllarca. Finali görünce “sadık kalacak” diyenler, bir anda Tyrion’un sadakatsiz olacağını öngörmeye hatta sevmemeye başladı karakteri. Ne diyebilirim ki sakalımız yok ki dinlesinler beni. Bana kalırsa son kitabı dikkatlice okuyanlar bu durumu rahatça öngörebilirdi. Evet, Tyrion ilk aşama kesinlikle Dany’nin yanında yer alacak ama sonra kendince sebeplerle onun aleyhine dönecek, en başından beri ona kalben sadık olmayacak. Aslında burada bu durumu işaret eden “renk sembolizmi” devreye giriyor. Cücemizin bir gözü siyah, diğer gözü de yeşil. Yeşil renk için size ne dedim? Dany için uğursuz dedim. Siyah göz, onun Dany tarafında yer alırken yeşil gözü onun yeşiller yani Jon tarafında yer alacağını anlatıyor bence. Böylece Martin neden Tyrion için böyle bir göz rengi seçtiğini anlam kazanmış oldu, sırf onu daha fazla ucube gibi göstermek için olmasa gerek ki bence farklı göz renkleri ucubelik de değil, aksine çok güzel bir mutasyondur. Unutmayın ki Jon ve Tyrion arasında bir arkadaşlık-yakınlık gelişti; Winterfell Bölümleri videomu hatırlıyor iseniz ilk bölümlerde kurulan-gösterilen ilişkilerin Çehov silahı misali ileride hikayeye katkı sağlayacağını, olaylar için altyapı olduğunu anlattım. İlk taslaktan beri Martin, bir şekilde Tyrion’u hep Starklarla arkadaşlık ilişkisi-bir bağ kurduruyor ama bu şekilde ama o şekilde ve Tyrion, aslında Starkların yanına katılmıştı ailesinden ayrılınca. Bence bu olay örgüsü hala devam ediyor ama biraz dolambaçlı yönden.
Peki sizce Tyrion ilk Dans’tan kimin konumuna benzer olabilir? Bana göre Tyrion, Kraliçe Eli de olan ve kraliçenin ilk aşama büyük destekçisi olan “Deniz Yılanı” Corlys Velaryon’un konumunda olacak. Küçük İblis lakaplı Tyrion’un ve Corlys’in zeki karakterler olduğunu, yeri geldiğinde iyi ve makul tavsiyeler verdiğini biliyoruz ama en önemlisi ikisinin de siyah destekçisi iken daha sonra yeşil destekçisi olduğunu biliyoruz, en azından Tyrion’un öyle olacağını düşünüyoruz hatta Corlys aslında bir noktadan sonra baya bir bezmişti savaştan ve bir an önce sona erdirmek için uğraşıyordu. Daha sonra kralı öldürdüğü gerekçesi ile ki inkar etmedi, bizim Cragen Stark tarafından idam edilecekti de Blackwood hatunu sayesinde kurtuldu. Tyrion kraliçe eli olur mu bilmem, bu unvan şu aşamada Selmy’e ait; Jorah ve Selmy dururken de Tyrion’a bu unvan verilmeyebilir ama neticede hiçbir şey olmazsa bile Dany’nin sağ kolu olabilecek kadar yakın bir danışmanı olması beklenebilir. Dahası Corlys gibi savaşın öne çıkan liderlerinden biri olacaktır. Bence savaş biraz da Tyrion yüzünden çıkarsa hiç şaşmam.
Jorah’a geçelim. Aslında bununla ilgili bir videom var, Jorah’ın ikinci ihanetini anlattığım. Kendisi Criston Cole konumunda biriydi, izlemedi iseniz muhakkak izleyin. Kendisi aile arması; kılık kıyafeti ile siyah ve yeşil renkleri taşıyor. Yani ilk aşama siyahların yanında yer alıp daha sonra bir sebeple kraliçeden nefret edip, yeşillere geçen; kral muhafızı ve kral eli olan adam gibi; Cole’un yeşil gözleri ve siyah saçları vardı. Jorah’ın nefretinin de sevgisi kadar derin ve unutulmaz olduğunu biliyoruz. Dahası ev özlemi çeken ve kalbinde her daim bir kuzeyli olan Jorah’ın Starkların en sadık destekçilerinden biri olan Mormontların üyesi olduğu unutulmamalı, her ne kadar Ned’den nefret etse de... Bahsettiğim videoda uzun uzun ayrıntılı açıkladığım için üstünde çok durmayacağım.
Euron Greyjoy, kesinlikle Daemon Targaryen konumunda biri ki Dany’nin kocası, çocuklarının babası olmayı hayal ettiğini unutmayın. Daemon ile benzer karakteri ve aynı hırsları var; ikisi de ilk aşama kraliçelerini hırsları için kullandı, bu sebeple evlenmek istediler ve omzundaki şeytanları oldular. Euron’un kılık kıyafetleri, kişisel arması falan, saçı-sakalı ve Kargagöz lakabını ona veren gözü tamamen siyahtır. Kişisel arması sadece siyah değildir ayrıca kırmızı renkli bir göz barındırır. Yani baştan aşağı “ben siyahların yanındayım” diyen bir adam. Euron ayrıca Dany’nin filosunu yönetecek kişi olacaktır, deniz gücü sunacak ona, bu yönden biraz Corlys Velaryon’u da anımsatabilir ama sadece sunduğu filo gücü açısından.
Jon Connington’dan çok emin olmasam da bana biraz ilk aşama Aegon’un Kral El’i Otto Hightower’ı anımsatıyor, ikisi de bir Aegon’un kral eli neticede ki gençliğinde de kısa bir süre Aerys’in El’i olmuştu ve karakterleri biraz birbirini anımsatıyor gibi, yine de Conn muhtemelen Hightower’dan daha çok faaliyet adamı, askeri yönü olan biri. Bu sebeple Conn ve Otto benzerliği, benim yakıştırmamdan öteye gitmiyor muhtemelen.
Diğer yandan Varys, Larys Strong’un konumunda bir karakter. İkisinin de isim benzerliği zaten dikkatlerden kaçmıyordur, dahası ikisi de Fısıltı Başı. Bu iki mesele dışında bir benzerlikleri var diyemem tabi. Varys amacı ve bir ihtimal kökenleri gereği Larys’den daha öne çıkan bir karakter ve hikayedeki taht savaşlarının mimarlarından biri olarak harika bir taht oyuncusu.
Illyrio, bir yönüyle Tyland Lannister’ı anımsattı bana ama çok bir benzer olduklarını iddia etmiyorum, sadece ikisinin de parayla ilgili bir konuma sahip olması dikkatimi çekti. Tyland, Yeşillerin hazine başıydı ve hazineyi korumaya alan kişiydi, daha sonra Aegon ölünce siyahların tarafına geçmiş oldu tabii olarak ama o sırada yeşiller-siyahlar diye bir şey kalmamış, savaş bitmişti; III. Aegon’a sadakatle hizmet eden bir kral eli olmuştu. Kış Ateşi salgısı sırasında öldü. Illyrio, maddi olarak Aegon’u destekleyen biri ve Tyrion’a sözüm ona “Viserys bana Hazine Başı olacağımı söz verdi.” demiştir. Vermiştir sözü şüphem yok da Illyrio’nun amacı bu değil, yine de dolaylı bir konum benzerliği yarattığını düşündüğüm için belirtmek istedim.
Aslında Conn, Varys ve onca yüzüğü içindeki yeşil yüzüğü saymazsak Illyrio’da beyaz ya da yeşil renkler üzerinden bir simgesellik kuramıyoruz, bu dikkatimi çekmedi değil. Haliyle ister istemez Aegon 3. bir taraf olmayacak ve Dany’nin yanında mı yer alacak diye sormama sebep olsa da bu kadar küçük bir şeyden yola çıkarak böyle sonuca ulaşmak da kesinlikle doğru değil, yine de bahsetmek istedim.
Jaime Lannister, kendisi ileride tam olarak nerede olur vs. tam kestiremesek de ve Dans’ın tam olarak içinde olacağını iddia edemesek de eğer Jon’un yanında olmaya karar verirse bir yönüyle o da – Jorah gibi - Criston Cole’u anımsatıyor; ikisi de kral yapan, kral muhafızları. Biliyorsunuz Jaime de kendini krallar yapan ve onları deviren biri olarak görüyordu. İleride Myrcella’nın Kraliçe El’i olup olmayacağını kesin olarak diyemem ama Martin, Jaime’nin geçmiş yeminlerini tutması meselesini işlemeye devam edecek ise Rhaegar’ın oğlunu koruma ve destekleme meselesi benim kafama yatıyor hatta bunu çok isterim. Prensi gördüğü rüyada bu çocuk meselesinden dertli olduğunu gördük zaten. Göz renginin yeşil olmasını bir işaret kabul edebiliriz belki ama her yeşil gözlüyü de bu denkleme sokamayız şüphesiz, o halde Cersei de Yeşiller tarafında olacak deriz ama yeşil uğursuzluğu “lannister” laneti olarak Dany’e dokundu ve dokunmaya devam edecektir. Dany tarafında bir Lannister, bir Greyjoy ve bir Mormont var. Jon tarafında da Mormont, tam tarafı sayılmasa da onun mıntıkasında Greyjoylar var. Bir Lannister da olması makul bir beklenti olabilir, özellikle de iki erkek kardeşin “ilk aşama” zıt taraflarda savaşması fikri hoş. İlk Dansta da ikiz kral muhafızları, iki farklı tarafta savaşıp ölmüştü, benzer bir dram ortaya çıkar gibi. Zaten Tyrion da Jaime’ye karşı savaştığını görmüştü rüyasında.
Yüce Rahip, meselesinden bahsetsem de burada tekrar kısaca belirteyim. Dans’taki Çoban’ı anımsatıyor. Ejderhalara karşı halkı ayaklandıran ve onu öldürten adam ve ayrıca elbette Aenys-Maegor dönemindeki Yüce Rahibe de benziyor demiştim. Bu adam bence iki tarafta da değil, sadece kendi tarafında.
Şüphesiz yeni dansta yer alacak bir sürü karakter olacak ve her birinin konumları ve oynayacakları rol de kendilerine has olacak. Biz burada önceki dansta dikkat çeken karakterlerin ve konumlarına biraz parmak bassak da bahsettiğim karakterlerin de özde kendilerine has konumlara sahip olacaklarını unutmamak gerekir. Ne de olsa Euron, Daemon değildir. Yahut Varys ile Larys tamamen farklı insanlardır. Tyrion’un kişiliği ile Corlys’in kişiliği ve motiveleri tamamen farklıdır.
Bu iki videoda 2. Dans ile ilgili genel kaba fikirlerimi/tahminlerimi elimden geldiğince anlatmaya çalıştım, artık ne kadarı tutar, ne kadar tutmaz okumadan bilemeyeceğiz elbette. Maalesef Martin’in 9 Mart’da yaptığı açıklamalara bakarsak da bu sene 6. kitabın bitmesini beklemek hayal, bir kaptırmış kendini dizilere, gidiyor. Hayırlısı inşallah ne diyelim...
(Video olarak dinlemek isterseniz)
İlk videoda dansın zaman sorununa, Westeros tarihinde yaşanmış olayların hangisinin günümüzle benzerliği olduğuna ve tarafların nasıl ayrılacağına dair konuştuk. Dany’nin siyahlar tarafında olduğunu ve asıl düşmanının yeşiller olduğunu ve yeşilin ona uğursuz geldiğnii konuştuk. Unutmayın ki Selmy bile yeşil ejderhanın beyaz ejderhadan daha tehlikeli olduğunu, söylemişti. Yani bu bile beyaz ejderhanın sürücüsünün değil, yeşil ejderhanın sürücüsünün Dany için gerçek tehdit olduğunu gösteriyor. Şimdi ise kaldığımız yerden devam ediyoruz ve Dansın Kimler Arasında olacağını ve fazlasını konuşacağız.
Peki, Dans Kimler Arasında Olacak?
Okuyucuların ekseriyeti bu savaşın sadece ve sadece Dany ve Aegon arasında olacağını düşünüyor ve olası bir üçüncü kişi varsa da bunun Tyrion yahut Euron olabileceği önerisini yapıyor hatta Victarion diyen bile gördüm. İlk önce bu üç aday için fikrimi söyleyeyim.
Tyrion, Euron yahut Victarion birer Valyrialı değil, yani ejderha kanı taşımıyorlar. Ejderhaların Dansı’nın en önemli özelliği aile içi savaş olması ve bunun ejderha kanı taşıyanlarca ejderhaları sürerek yapılması... Tyrion’un Targaryen olma kuramı ve Greyjoyların da şu sihirli boru meselesi öne sürülebilir ama bana göre zayıf öneriler olmakla beraber Tyrion’un Targ olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyorum; o gerçek anlamda babasının oğludur ve sihirli borusu olan herkes ejderha sürebilseydi, 5000 senede Valyrialı olmayan biri o boruları ve yumurtaları çalar ve kendisi ejderha sürücüsü olurdu, Martin tarihsel olarak böyle bir bilgi aktarmadı ise basitçe böyle bir şeyin asla olamayacağı içindir. Neticede yegane büyücüler Valyria’da yoktu; Asshai’ye kadar bir sürü büyücü var ve yumurtalar da bir şekilde Valyria kanı taşımayan insanların eline dahi geçti ama kimse yumurtaları çatlatamadı bile, bırakın sürmeyi. Euron’a inanacak olursak o bile bir tane yumurta buldu ve büyücülerine onu çatlatmaya çalıştı ama başaramadı. Bu sebeple Targaryen olmayan birinin borularla vs. ejderha sürmesine ihtimalini vermediğim gibi zaten aile içi bir savaşta Targaryen olmayan birinin işi nedir? Daha yumurta çatlatamayanların ejderha süreceğine inanmak isteyen varsa da buyursun inansın. Bu olursa da gerçekten çok anlamsız olur ve GRRM, Valyrialıların saf kan saplantısını tamamen boşa çıkartır ve neden bunca zaman kimse başaramadı sorusuna akla yatkın, tatmin edici bir cevap asla veremez.
Yine de 3. bir kişi meselesine soğuk bakmıyorum ama bu kişinin de Valyria kanı taşıyan biri olması gerektiğini savunuyorum. Unutmamak gerekir ki Ejderhanın Üç Başı var sözünün temeli bir hanenin armasından ibaret değil, en azından ben böyle düşünmüyorum. Ejderhanın üç başı var, üç ejderha var... bu durumda üç ejderha kanı taşıyan kişi için doğan üç ejderha gördük ilk kitabın sonunda; Rhaegal, Drogon ve Viserion... Bu kanı taşıyan ve ejderha sürme ihtimali/durumu olan da üç ejderha kanımız var; Jon Snow, Daenerys Targaryen ve Rhaegar’ın oğlu olduğunu iddia eden Aegon Targaryen.
Elbette Aegon sahte, o ejderha değil veya işte Targaryen değil diye itiraz gelebilir. Bunun için Martin’den bir alıntı paylaşmak istiyorum. Ona ejderhanın üç başı sorulduğu zaman; "Ejderhanın üç başı... evet... ama üçüncüsü zorunlu olarak bir Targaryen olmayacak..."dedi.
Bu alıntı aslında iki şekilde de okunabilir; Aegon’un gerçekte bir Targaryen olması gerekmediği ama ejderha kanı taşımasının önemli olması ki Blackfyre ise zaten Targaryen hanesinin bir kolu bu aile... ya da Jon’un meşru bir Targaryen olmaması halinde, ismen olmasa bile kan olarak ejderha kanı taşımasına gönderme olabilir. Ben ilk yorumlamadan yanayım çünkü Jon’un meşru bir Targaryen olduğu görüşündeyim ve piç dahi olsa neticede – resmi olmasa bile - bir Targaryen olduğu var sayılacak babası yüzünden. Neticede “Targaryen piçi, Stark piçi, Lannister piçi” diye ifadeler görüyoruz... yani ailesine atıf yapılıyor piçlerin zaman zaman. Haliyle Martin’den gelen bu alıntı bence Aegon’un sahte olduğunu da üstü kapalı onaylıyor.
Netice olarak elimizde ejderha kanı taşıyan üç ejderha başı ve onların da sürmesini beklediğimiz üç ejderhamız var... Ve evet, bence Ejderhaların Dansı 2, tam olarak bu üç ejderha kanı arasında olacak. Elbette sadece Aegon-Dany yahut Dany-Jon arasında olabilme ihtimalini de görüyor ve kabul ediyorum ama benim için üç ejderhanın arasında olacağı ihtimali daha baskın düşüyor. Unutmayın ki Martin’in üç sayısına özel bir takıntısı var, üç baş var videomu hatırlayın ve seri içinde hem Targaryenler için hem de zaman zaman bazı noktalarda-olaylarda üç sayısı tekrar ediyor görünüyor. Ayrıca bunun için güzel de bir foreshadowinge sahip olduğumuzu düşünüyorum. Rüyalar serimin devamında bahsedeceğim inşallah ama burası da bunun için uygun bir yer.
Moqorro’nun Tyrion kehaneti...
Bildiğiniz üzere Kırmızı Rahip Moqorro, Tyrion ile konuşurken ateşleri arasında gördükleri şeyler arasında Tyrion’u da gördüğünden bahsetmişti. Hemen kehaneti hatırlayalım.
“Ejderhalar... yaşlı ve genç, gerçek ve sahte, parlak ve karanlık. Ve sen. Her şeyin ortasında hırlayan büyük bir gölgesi olan küçük bir adam.”
Ben dahil birçok kişinin yaptığı ilk hata, buradaki sıfatlardan yola çıkarak altı ejderha saymamız ve serinin içinden de altı ejderha bulma çabamızdır. Lakin zaman içerisinde fark ettim ki burada altı ejderha yok, üç ejderha var. Unutmamak gerekir ki ejderhanın üç başı var, altı değil. Ejderhalarla ilgili şeyler üçlü döngüler şeklinde gidiyor. En önemlisi zaten sürmeye uygun sadece üç ejderha var.
Tyrion’u kapsayan bu kehanet açıkça Ejderhaların Dansı 2’yi ve tarafların sayısını işaret ediyor, yani Martin bize söylemiş zaten. Üç ejderha var, üç ejderha kanı var ve üç ejderha arasında bu savaş olacak. Tyrion’un bu savaşın ortasında yer alacağı ve muhtemelen kendisini çok zor bir durumda bulacağını da anlatıyor kehanet; neticede kendisi üç ejderle tanıştı, Dany ile tam tanışmadı ama onu gördü ve sonraki kitapta tanışacak. Bahsi geçen sıfatların hepsi yin-yang felsefesi gereği bir ejderha kanının kendi içinde barındırdığı zıtlıkları ifade ediyor. Yani aynı anda hem genç hem yaşlı; hem gerçek hem sahte; hem parlak hem karanlık olarak kabul edeceğimiz, bu özellikleri gösteren ejderha kanı bunlar. Bunlar da Jon, Aegon ve Dany.
Şahsi fikrim sahte ve gerçek derken Aegon’dan bahsediyor, zira o sahte bir Targaryen olsa bile gerçek bir ejderha kanı. Diğer ikisi Jon ve Dany bariz ama hangisi hangi sıfatları barındırıyor konusunda çok emin olamıyorum. Dany genel olarak ilk aşama çok parlak görünen, gelecek vaat eden bir karakter ama eylemlerin ardında bir karanlık nokta var; Astapor ilk aşama muazzam bir hamle gibi göründü ve okuduğumuzda hatta izlediğimizde heyecanlandıran bir sahneydi ama sonradan Dany’nin de itiraf ettiği gibi orada bir dehşet yarattı. Yani Dany parlak vaatleri ve niyeti olan biri olarak hamle yapıyor ama hamlelerin ardından hep bir karanlık çöküyor, kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Yani niyet iyi, eylemin getirisi kötü... Haliyle parlak ve karanlık sıfatları, Dany’yi ifade ediyor olabilir. Hem kendisi Azor Ahai ise yahut zaten öyle göründüğü için karanlığa karşı aydınlık getirecek biri olarak öne çıkartılacak ama aslında savaş ve eylemleri yüzünden karanlık meydana getirecek şeklinde de yorumlamamız mümkündür. Ayrıca Aegon ve Maegor’un kanıyım, sözleri de buna işaret ediyor olabilir. Bu iki sıfatı bu ikisine yakıştırmak isteseydim Aegon’a parlak bir karakter, Maegor’a da karanlık bir karakter derdim. Bununla birlikte destekleyici olabilecek bir diğer şey de Drogonbone Chair serisindeki Azor Ahai’ye denk gelen karakterin de vakti zamanında halkı arasında parlak biri olması ama zaman içinde de karanlığa dönüşmesi hikayesi var, eğer Dany Azor Ahai ise bu yönden de işi bağlayabiliriz. Geriye yaşlı ve genç kalıyor. Yaşlı ve gençten kasıt muhtemelen “olgunluk” seviyesine vurgu olabilir. Daha evvel söylemiştim Arya genç yaşına rağmen Martin’e göre 40 yaşındaki birinin olgunluğuna sahip; yani genç ama zihnen yaşlı biri. Jon’a baktığımızda benzer bir durum gözleniyor; ilk povunda söylediği gibi piçler erken olgunlaşıyor ve Sur’daki ilk birkaç povdan sonra onun hızla olgunlaştığını ve büyüdüğünü gördük ama yaşça çok genç ve bu gençliğine daimi bir vurgu var; “çocuk lord kumandan” şeklinde anılıyor. Selyse bile genç olduğunu duymasına rağmen onu gördüğünde; beklediğinden daha genç olduğunu itiraf etmişti. Yani Jon, genç yaşına rağmen bu ejderhalar arasındaki en olgun olanıdır. Zaten İngilizce “old” kelimesi ayrıca tecrübeli/olgun manalarına da kullanılabiliyor.
Peki Siyahlar ve Yeşiller üzerinden ilerlersek... Siyahlar Daenerys, bu cepte, tamamdır. Yeşiller? Rhaegal’ı kim sürecek? Dany için asıl tehdit kim?
Bana göre onu sürecek kişi Jon Snow. Aegon diyen de olabilir şu malum sebeplerle ama gerçekçi olmakta fayda var. Aegon’un sahte olduğu vurgusunu sık sık yapıyoruz hatta yazarken Sahte Aegon diyoruz ama bu oğlanın Rhaegar’ı temsil eden ejderhayı sürmesini mi bekliyoruz? Haliyle Jon’a da vasat Viserys’i temsil eden Viseron mu kalıyor?
Ölümsüzler vizyonuna göre Dany ve Aegon arasında olumsuz bir durumlar olacak, vizyonda gördüklerinden biri de Oyuncunun Ejderhası olan Aegon’du. Biz Dany’nin onun sahte olduğunu anlamasını da bekliyoruz. Muhtemelen bunun için en iyi yollardan biri ejderhalardan birini sahiplenmek istediğinde ejderhaların buna yanaşmaması olur ama ortada üç ejderha olması ve ejderhanın üç başı olması meselesinden yola çıkarsak bu ejderhalardan birini sürmesi gerekiyor hele ki Dany ile savaşacak ise direnebilmesi için illa ki sürmesi gerekir, aksi halde Dany bir lokmada yutar onu. Bu durumda ejderhalardan bir uyarı gelecek ise ki maskeli ablamız Quethie ne diyordu? “Ejderhalar senin kim olduğunu biliyor, sen biliyor musun?” Bu durumda buradan ejderhaların karşısında kim olduğunu iyi kötü anladığı yorumunu yapmak da mümkün, zeki canlılar zaten... haliyle Rhaegar ile özleştirilen ejderhanın Aegon’a yanaşmak istememesi bir “uyarı çanı” çalmasına neden olabilir. Ben Aegon olsaydım, Rhaegal olduğunu öğrendiğim ejderhayı sürmek ister ve ona giderdim; muhtemelen Dany dahil herkes bunu bekler ama ejderha onu kabul etmez de Viserion onu kabul ederse bu Aegon için bir eksi puandır ve şüpheyi tetiklemeye yetebilir. Bu da bize aslında Jon’un kimliğini nasıl ispat edebileceğine dair de bir işaret. Daha evvel söylemiştim; Jon’un kimliğini kanıtlayan bir belge ya da nesne olması gerekir; mirasına işaret edecek bir şey, genelde gizli prens hikayelerinde böyle şeyler olur. Ben bunun mahzen mezarlarda olabileceğini düşünsem de Rhaegal, Jon’un kendisini sürmesine izin verirse, bu “babasının oğlu” olduğuna dair çok güçlü bir işaret olur ve kafalardaki şüpheleri temizler diye inanıyorum.
Viseron ayrıca Aegon açısından şunu temsil edebilir; bildiğiniz üzere Viserys pek vasat biriydi ve tarihteki Kral Viserysler için parlak sıfatını kullanmazdım, tamam hiçbiri son Viserys kadar kötü olamaz... ama neticede bir başarısızlık örneğidir. Viseron’un ilk ölecek ejderha olmasını beklediğimi söylemem de gerekir; ilk doğan ilk ölen... Tyrion’un 6. kitapta eline aldığı beyaz ejderha oyun taşının üstünde kan vardı, bu bir işaret olabilir diye konuşulur. Bu durumda Dans’ta ölmesi beklenen ilk kişi de Aegon olur ki Maegor ve Aegon arasındaki savaşta da ilk ölen Aegon’du ve sonra Jae devreye girip Maegor’un rakibi olarak ortaya çıktı ve kral oldu. Burada uyumlu bir paralellik var.
Hatta ileride gerçekleşmesini beklediğimiz bir olay örgüsü üzerinden de paralellik kuralım. Dany’nin vizyonlarındaki mavi çiçek ve tatlı koku yayan gül sahnesini biliyorsunuz; yıllardır tatlı = ölüm işareti yüzünden Jon’un doğrudan ya da dolaylı olarak Dany’i öldüreceği söylenir ve ben de bunu yıllardır savunuyorum hatta bunu Arya ile beraber yapma olasılığını önceki videolarımda anlatmıştım. Özellikle de dizi finalinden sonra bu fikir baya güçlendi okuyucular arasında, ben dizi referansı kullanmam aslında ama kitaplarda beklediğim şeyi dizide görünce, Martin’den öğrendikleri bir bilgi herhalde, diye düşünmeye başlarım ister istemez. Özellikle de Dany’nin kendisini Rhaegar olarak gördüğü Yeşil Çatal rüyası ve Arya’nın Yeşil Çatal’da (ki iki sahne de muhtemelen nehrin aynı bölgesinde geçiyor) karşıya geçme sahnesini yorumladığım videoyu hatırlıyorsanız fikir biraz daha pekişecektir diye düşünüyorum hatta Arya’nın Braavos’ta gördüğü ve annesinin muhtemelen son ölümünü gördüğü rüyanın yorumlamasında da haklı isem... nehir topraklarında Siyahlar ve Yeşiller arasında ciddi savaşlar olacak ve iki tarafın son savaşı burada gerçekleşecek. Zaten Yeşil Çatal rüyasının Dany’nin muhtemelen ölüme gittiğini gösteren bir işaret olabileceğini savunmuştum çünkü abisinin öldüğü yerde kendisini abisi olarak gördü ve savaştığı kişiler de sanılanın aksine özde kuzeylilerdi, ötekiler değil. Unutmamak gerekir ki İlk Dans’ta Yeşillerin kralı da Siyahların kraliçesini öldürüyordu. Sizi bilmem ama bu senaryolar paralel ve uyumlu görünüyor.
Neticede Aegon’un Dany’yi öldürmesini beklemiyorsunuz herhalde? İnsanlar genelde Aegon ismi yüzünden ve “bu oğlan başka ne amaçla hikayede olabilir ki?” sorusu yüzünden Aegon’un Yeşillerin kralı olacağını savunup, ilkinde olduğu gibi dans öncesinde, Kral Topraklarını ele geçirmesi gerektiğini savunup düşünse de hikayenin sonunda Aegon’un Kraliçe Rae’yi öldürdüğünü unutmuş gibi ya da umursamıyor, bu kısmın farklı olacağına inanıyor ama diğer her şeyin paralel ilerleyeceğini düşünüyor gibi görünüyor. Bu biraz “işimize geldiği şekilde” hikayeyi şekillendirmek gibi geliyor bana... Tamam, ilk ve ikinci dansta olanların birebir aynısı olması gerekmiyor ve ben zaten böyle bir şey beklemiyorum ama “herkes demir taht için savaşmak” zorunda yahut “Aegon kral topraklarını ele geçirmek zorunda” veya “iki taraf vardı, üç değil. Sadece iki taraf olmak zorunda” gibi fikirlerle gelindiğinde “neden” sorusunu sormak zorunda kalıyoruz ya da bunlar olmak zorunda ise hikayenin diğer kısmı neden olmak zorunda değil, sorusunu soruyoruz.
Cevap basit aslında; Aegon kim ki Dany’yi öldürsün? Doğru... Onda o kapasite yok, güç de yok... aslında kaybetmeye mahkum görünen bir kral adayımız var. En azından direnç gösterebilse bile kimse Aegon’un Dany karşısında kazanmasını beklemiyor. Haliyle bu ne biçim dans? İşte Yeşillerin lideri Jon deme sebeplerimden biri de bu. Gücü var, imkanı var, tehlikeli ve 7 krallığın ikisi ona ait. Yani kayaların-taşların- boyalı masaların kralı değil harbi harbi kral olacak kendisi. Birbirine hem konum hem de nispeten güç olarak denk olan iki sevilen karakter arasındaki dans mı yoksa hiçbir açıdan birbirine denk olamayan hatta bir tanesi sonradan sürpriz yumurta gibi ortaya çıkmış vasıfsız bir karakterle – vasıflı-sevilen-güçlü bir karakter arasındaki dans mı? Hangisi heyecan verir? Hangisi daha leziz bir hikaye sunar? Siz yazar olsanız hangisini yazarsınız? Cevap benim için bellidir. Aegon’un okuyucular arasında pek hayranı olmadığı, bunun için zaten yeterli sahnesi de olmadığı düşünülürse ünlü bir savaşta; popüler bir karakteri yeni doğmuş bir karakterle savaştırmak bana anlamsız geliyor. Savaşı gidişatı da sonu da belli değil mi? Dany’den nefret eden okuyucular dışında Aegon’u kim destekler okurken? Ben yazar olsam birbirine denk olmayan karakterler arasında bir savaş yazmazdım, en azından ana savaşı yazmazdım.
Yıllardır birçok okuyucu yeşil ejderhanın Jon tarafından sürülmesini bekliyor hatta istiyor, peki neden? İsmi yüzünden! O Rhaegar’ın yaşayan yegane çocuğu, doğal olarak bu isme sahip ejderhayı o sürmeli. Eğer Dany, isimlendirirken başka tercihler yapmış olsaydı, biz büyük olasılıkla rengi yüzünden beyaz ejderhanın Jon’a ait olacağını düşünürdük, beyaz kurdu olanın beyaz ejderhası olur diye yola çıkardık. Lakin Martin, beyaz olana değil yeşil olanın Rhaegar’ı temsil etmesini istemiş.
Haliyle ister istemez şöyle düşünüyorum; Yeşiller tarafının lideri Aegon olacaktı ise Martin isteseydi beyaz ejderhanın ismini Rhaegal yapar yeşil olana da Viserion derdi, onu da gider Aegon’a verirdi ama Ejderhaların Dansı 2’de Yeşiller tarafını temsil edecek olan yeşil ejderhanın rengini Rhaegal yapmış ve biz bu ejderhanın Jon’a ait olmasını yıllardır bekliyoruz, dizide bile bekledik. O halde neden böyle yapmış? Sebebi soruda zaten, bence Martin Dansın ana taraflarının Jon ve Dany olmasını planladığı için. Böyle düşünmese isimlerin yerini değiştirirdi diye düşünüyorum haliyle. Yani Danstan bağımsız olaya bakarsak, farz edelim ki Dans 2 olmayacak; sizin elinizde olsa gidip Rhaegar’ı temsil eden ejderhayı sahte Aegon’a; vasat Viserys’i temsil eden ejderhayı da bizim Jon’a mı verirdiniz? Vermezdiniz, değil mi?
Lakin işte Bu Dans sadece Aegon ve Dany arasında olacak diye takılıp kalan ve aksi yönde fikirlere ihtimal vermeyen ya da konu etmeye değmeyecek şekilde düşük ihtimal gören okuyucuların bazısı; sırf bu sebeple yeşili Aegon’a vermeyi uygun görüyor. Bunu yakıştıramayan daha aklı selim olduğunu düşündüğüm okuyucular ise dansın taraflarına verilecek isimlerin ejderha renklerine göre belirlenmeyeceğini savunabiliyor. Lakin bunlar hep “Jon asla bu dansın parçası olamaz, olmaz, olmak istemez; Demir Taht peşine düşmez...” ön yargısı yüzünden oluyor.
Jon Snow, Ejderhaların Dansı’na girer mi? Yoksa kuzeyden çıkmadan, sadece Ötekilerle mi ilgilenecek?
Genel görüş böyle ama durum gerçekten de böyle mi? Yani asla bu işin dahili olmaz mı? Ben o kadar emin değilim. Bence burada biraz da dizideki Jon’un kafamızda yer edinmiş imajının etkisini görüyoruz ama kitap Jon ile dizi Jon arasında ne kadar fark olduğunu, hikayelerinin ve karakterinin gelişiminin ne kadar zıt olduğunu Game Of Thrones eleştirisi videomda ve Jon Snow Hikaye İncelemesi videomda çok iyi gözler önüne serdiğimi düşünüyorum. Siz de zaten kitapları okumuş insanlarsınız, aradaki fark kabak gibi ortada.
Martin’in de önceleri dikkat çektiği gibi ortada yaklaşan bir tehdit var hatta aslında iki tehdit var; biri Dany, diğeri de Ötekiler... ama kimse kaile alıyor görünmüyor. Herkes güç, hırs, unvan peşinde koşarak savaşıyor ve tehditlere karşı kör; birbirlerini yediler bitirdiler, Dans başladığında daha da zayıflayacaklar. Sonra Ötekiler geldiğinde direnecek bir şey kalmayacak gibi görünüyor.
Ötekiler tehdidin farkında olan iki karakterimiz Jon Snow ve Stannis Baratheon. Niyetleri ne kadar halis olursa olsun, ne kadar asilce ya da haklı olursa olsun fark etmiyor... mesele bu değil ama bakıyoruz ki bu iki karakter de Ötekilerden ziyade kendilerini başka uğraşlara kaptırmışlar. Stannis, “tahtımı isterim, tacımı isterim” diyerek Beş Kralın Savaşına dahil oldu. Ötekiler geliyor, farkında ama neticede Diyar parçalanmış iken ben bunlarla nasıl Ötekilere karşı direnirim diyor, haklıdır ama Ötekiler olmasa da fark etmez, gene taht için savaşacak... Ötekiler sadece tahta sahip olmayı isteme sebeplerinden bir tanesi... ama dediğim gibi önemi yok, neticede ortada bir “dikkat dağıtıcı unsurlar silsilesi var” Stannis için...
Jon’a bakıyoruz, hiç farklı değil Stannis’ten. Evet, Sur’u savunma hattı oluştursun diye güçlendirmeye, adam bulmaya çalışıyor ve buluyor da... lakin Stannis’de olduğu gibi Jon’un çevresinde de son derece “dikkat dağıtıcı unsurlar silsilesi” okuduk; Arya, Nöbet’in yemek/para sorunu ve Kuzey’deki savaş... Jon bu meselelere baya kafa patlatıyor ve 5. kitapta ağırlıkta uğraştığı şeyler Ötekilerden ziyade bu sorunlar oluyor. Yani uğraşının taş çatlasın %25’i Ötekileri kapsıyorsa %75’i diğer şeyleri kapsıyor. Stannis için de aynı şey geçerli, gördük. Bunlar bir de Ötekiler tehlikesinin farkında olan ve bir şeyler yapmak isteyen insanlar. İmamlar böyle ise cemaat elbette daha kötü olacak. Yanlış da anlaşılmasın bu bir eleştiri değil karakterlere çünkü onların da yapabileceği bir şey yok. Yani bunlar bir sorundur neticede, önemli sorunlar ve çözülmesi gerekiyor ama neticede ana tehdit yaklaşırken onlar bile bu nispeten 2. derece önemli sorunlar ve dikkat dağıtıcı şeylerle uğraşmak mecburiyetinde kalıyor ve tabi ki de kalmaya devam edecek şüphesiz. Zaten aksi durumda Ötekiler gelene kadar da okuyacak bir unsur olmaz kitapta.
Şimdi 6. kitaba gidelim ve senaryoya başlayalım; Jon dirilir, bunun şoku-öldürülmenin/ihanetin şoku hatta Arya’nın aslında sahte olması vs. derken iyice dellenir... Sonra Stannis’in kaybı, dönüşü ve kızını yakması-ölümü vs. derken... Kuzeylilerin bir şekilde Jon ile iletişime geçip onu kuzey kralı olarak tahtta görmek istediklerini söylemeleri; kuzey komplosu videomu hatırlayın... Jon’un savaşa hazırlanması, yüksek ihtimal Arya ve Rickon ile buluşması ve sonra Winterfell savaşı ile tahtını ele geçireceği son bir savaş, düşmanlarından arta kalanlarla ilgilenilmesi ve ön göremediğimiz diğer şeyler derken Ötekilere pek vakit ayırabileceğini sanmıyorum. Belki şu kaleye aldığı cesetler dirilir, oradan bir şeyler olabilir elbette ama ciddi anlamda ne yapabilir ki Ötekilere karşı önlem olarak? Sadece kuzeyi birleştirme derdine düşebilir, Stannis gibi birleşmeden savunma olmaz düşüncesiyle... Kafadan 6. kitap komple başka meseleler ve en önemlisi savaş ve kuzey tacını ele geçirmekle geçti gitti bile... yani taht oyunlarıyla... oğlan zaten savaş ve taht ile uğraşacak yani 6. kitapta. Hani Ötekiler? Yani anlatabildiğimi düşünüyorum, bu durum böyle devam edecek.
Elbette Ötekilerle ilgili hiçbir şey yapmaz demiyorum ama yapabileceği şey sınırlı. Şartlar ortada zaten... “Ötekiler geliyor!” diye güneye haber etse “hadi oradan piç” derler. Zaten orada savaş var, herkes gene birbirine girmiş, kimse sesini duymaz bile. Bu sebeple Jon’un Ötekilere karşı yapabileceği en başat şey; kuzeyi birleştirip, güçlendirmek ve kışı atlatmalarını sağlamak için önlemler almak. Muhtemelen Jon zaten Sur’un yıkılacağını öngöremiyor, tüm savunma hattını kafasında orada kuruyor. O yüzden zaten bulabildiği tüm adamları Sur’a yığıp, kaleleri eski görkemine kavuşturma derdine düştü. Kuzeylilerle ve nehir insanlarıyla da kalan işi hallederim diye düşünebilir sonra.
7. kitaba geçtiğimizde Cat’in ve Sansa’nın artık gelmesini bekliyorum. LF ve Cat hatta Sansa üçlüsünün Jon’a rahat vereceğini sanmam... GRRM’in sorunsuz bir krallık teslim edeceğini sanmıyorum; kuzeyde hem bu üçlüyle uğraşırken ki LF bile tek başına yeter... bir de kıtlık sorunu var. Sur’daki yemek sorunu ile uğraştığı gibi kuzeyin de kıtlık sorunları ve diğer sorunları ile uğraşması gerekecek. Zaten hatırlarsanız Jon’un Sur’da deneyimlediği sorunları; makro ölçeğinde kuzey kralı olarak uğraşmak zorunda kalacağını ön görmüştüm, bir nevi ön eğitimden geçiyor, tecrübe ediniyor Sur’da demiştim. Ayrıca madem nehir topraklarının da kralı, oradan da sorumlu olması gerekir, onların da sorunları ile ilgilenmeli. Üstüne bir de Dany gelecek ve herkese “diz çökün” diyecek... Aegon da geldi, o da aynı şeyi talep edecek. Jon diz çöker mi? Kuzey diz çöker mi? Çökmez. Dizi ve Kitap Jon’un ayrıldığı önemli farklardan biri zaten de bu...
Dahası Jon’un dirildikten sonraki karakter değişiminin de etkisi olacaktır diye düşünüyorum. Özellikle de Jon’un kendi kimliğini en erken 6. kitap sonunda en geç 7. kitabın yarısına doğru öğrenmesini bekliyoruz, öğrenmesi gerekiyor... bir zahmet artık. Son dakikada mı öğrenecek? Ne işe yarar o zaman? Bunun yaratacağı bir kriz olacaktır. Aegon ile uğraşan Dany için bir de Jon peydah olur. İki tehdit ama Aegon nispeten küçük lokma ama Jon, diyarın yarısını cebe atmış biri... Dany sadece Aegon ile de uğraşmayacaktır elbette, Cersei tarafı da var... Nehir toprakları zaten merkezi bir bölge, birçok olay-savaş burada gerçekleşiyor. Netice itibariyle Dany, Aegon yahut bir başkası nehir topraklarını ve kuzeyi tehdit ettiğinde hatta saldırmaya yeltendiğinde Kuzey ve Nehir Kralı olarak bu toprakları ve halkı korumakla yükümlü biri olarak savunmak zorunda. Yani “Ben demir tahtı istiyorum” diyerek yola çıkmak zorunda değil, “ben kendi toprağımı-tahtımı koruyacağım” demesi kendisinin bu Dans’a girmesi için yeterlidir.
Yani isteyerek değil, istemeden de olsa içine çekecekler oğlanı. Yani “diz çök” denecek, “çökmem” diyecek... sonra da “tamam madem, sen takıl orada” mı dicekler? Hayır, çöktürmek için üstüne çökmeye kalkacaklar, basitçe yani. Hele bir de beklediğimiz gibi Aegon ve Dany birbirine düşman olmaz, savaşmaz da birlik olursa... Bu durumda zaten Fırtına ve Dorne kafadan Dany’nin de eline geçmiş olacak; Tyrion zaten muhtemelen Batıyı ele geçirecek Kaya’yı alarak... Menzil – Tommen’ın da ölümünden sonra – Lannisterları desteklemeyeceğine göre, Targaryenlere diz çökmeye yeltenebilir, böyle birleşik bir güçle gelirlerse Menzil’in gücünü bölmesine gerek yok iki taraf için. Geriye kuzey, vadi ve nehir toprakları kalıyor. Haliyle durum gene Jon’un başına patlıyor ama ben Aegon ve Dany’nin doğal olarak ilk aşama birlikte hareket edeceğini ama sonra bir sebeple ve bir şekilde birbirine düşman olacağını düşünüyorum, zaten kimse tanışır tanışmaz savaşmalarını da beklemiyor. Bu mantıklı bir beklenti olmaz. O raddeye gelene kadar illa ki bu ikisi işbirliği yapmayacak mı? O işbirliği içindeyken bir yerlere saldırmayacak mı? Her şekilde ipin ucu Jon’a dokunmayı başarıyor yani. Elbette didik didik ayrıntıları tespit edip, öngörmek çok mümkün değil, Martin’in aklında neler var hepsini tahmin edemeyiz ama işte genel bir fikir ortaya koymaya çalışıyoruz.
Aegon- Dany ittifakına dair Tyrion’ın 5. kitapta gördüğü bir rüya vardı; Acıçelik ve Selmy ile beraber savaşıyordu, bu savaş düşmanlık şeklinde değil de Tywin ve Jaime’nin ordusuna karşıydı ve tepede de ejderhalar uçuyordu. Batı diyarın tepelerini kan kırmızısına döndürecek kadar ciddi bir mücadele idi bu. Haliyle bunu bir foreshadowing olarak ele alırsak – eğer bir yem değilse – Acıçelik’ten kastın Blackfyre destekçisi Altın Mürettebat olduğu aşikar ve Selmy’den kastın da Targaryen ordusu olduğu aşikar. Tyrion da bunlarla sırt sırtına vermiş Lannisterlara karşı savaşıyor. Öngörülerimiz boş yere değil yani.
Olmasını beklediğimiz Aegon ve Dany arasında başlayacak bir çatışma, muhtemelen sadece Aegon’ın değil Dany’nin de güçlerini zayıflatmaya yarayacaktır zaten. Martin sanki Diyar’da Ötekilere hatta Jon ile savaşmaya geldiklerinde, ellerinde direnç gösterecek çok güçlü bir ordu bırakmak istemiyor gibi görünüyor. En azından iş bitip de Ötekiler geldiğinde elde kalan güçlerin ne kadar faydalı olacağını bilemiyorum, baya şüpheli yaklaşıyorum. Bir ihtimal Vadi kendini son raddeye kadar savaştan korumayı başarırsa, 20-25 binlik taze orduları ile bir direnç oluşturmak için faydalı olabilirler ama önüne gelene tek atan Ötekilere karşı ne kadar uzun süre direnebilirler? İşte orası meçhul. Bu sebeple Jon’un işi “arabuluculukla” vs. çözeceğine dair görüşler daha bir önem kazanıyor. Okumadan asla bilemeyeceğiz elbette.
Yeni maddeye geçmeden evvel bir gece ansızın aklıma gelen bir fikre burada değinmek istiyorum. Gerçekleşmesi yüksek ihtimal gözüyle baktığımdan değil, en azından şimdilik ama bir olasılık olabileceğini düşündüğümden...
Hep Aegon’un Dany ile savaşmasına kesin gözüyle bakıyoruz hatta Dany’nin Aegon hala yaşasaydı, onunla evlenirdim düşüncesini bir çeşit yemleme olarak gördük ama ya değilse? Ölümsüzler Evindeki gördüklerinden sonra Jorah, ona Aegon’un iki karısı vardı, sen de iki koca alabilirsin diyerek kendini o kocalardan biri olarak öne sürmüştü. Dany onu elbette reddetti ama sanmayın ki bu fikre soğuk baktı. 5. kitaba geldiğimizde Dany’nin bu 2 eş fikrine sıcak baktığını, bu dünyada güvenebileceği 2 erkek olduğunu düşündüğünü gördük, elbette onları bulması gerekiyordu; hikaye incelemesi videosunda bu alıntıyı vermiştim hatırlarsanız hatta Daario’nun bu üç baştan biri olup olmadığını düşünüyordu.
Dany’nin evlenmesi en muhtemelen koca adayı olarak sırasıyla Euron ve Aegon’u öne sürmüştüm ve Euron daha olası gibi gelmişti ama ya Dany, ikisiyle birden evlenmeye kalkarsa? Kesin evlenir demiyorum ama bunu talep edebilir ve bu ciddi ciddi gündem olarak tartışılabilir; Euron’un ahlak anlayışı yok, Aegon zaten bir Targaryen olarak bu tür olayları normal bir şey olarak görerek büyüdü, elbette erkeklerin çok eş alması alışıldık olunsa da kadınların çok eş alması görülmüş değil, bu sebeple buradan itiraz noktası dönebilir ama Dany de sıradan bir Targaryen kadını değil zaten. Eğer durum bu ise sadece Fatih Aegon ile değil Maegor ile de bir başka benzerlik ortaya çıkar, çok eşlilik hatta bu durum artık Jorah’ı isyan ettirebilir ve ona karşı dönmesine sebep olabilir. Ben genelde “ev” yüzünden ona sırtını dönebileceğini düşünsem de Criston Cole’da olduğu gibi “aşk” meselesi yüzünden sırtını dönebilir.
Dediğim gibi bu sadece bir fikir... Şimdi diğer bir maddeye geçelim.
Savaş halinde Aegon ya da Jon’un Daenerys karşısında ne kadar şansı olabilir?
Söz konusu sadece ordu sayısı ise şüphesiz ki birçok etken savaşın kazanılmasında ya da kaybedilmesinde bir unsur oluşturuyor. Birbirine denk olursa komutanların savaş becerileri burada kendi gösterecek; bir taraf zayıf diğer taraf güçlü ise bana göre komutanın becerisi kendini çok daha belirgin hale getiriyor. Dahası feleğin kimin lehine olduğu çok daha önemli elbette, öyle ya Tanrı kimin yanında ise o kazanır. Bunun için de değişik dış etkenler kendini gösterir; kısmetliyim ya da şansıma tüküreyim, diyeceğiniz şeyler olur. Ne gibi? Bizim tarihimizde bununla ilgili iki örnek verebilirim.
İlk Haçlı seferleri sırasında Dorlion’da karşı karşıya gelen Türkler ve Frenkler ciddi manada korkunç bir savaş vermiştir, öyle ki durum tamamen onların aleyhine gelişmişti. Lakin felek bir anda döndü; Türklere destek olması için beklenen birlikler gecikti ve Frenklere desteğe gelen birlikler de vaktinde geldi. Sırf bu sebeple her şey Türklerin aleyhine döndü ve Dorlion’da kaybettik. Yarım asır sonra da Haçlılar ve Türkler tekrar Dorlion’da karşı karşıya geldi ve bu sefer Türkler açısından geciken birlik ya da karşıya vaktinde gelen bir destek olmadığı gibi Alman ordusu lojistik anlamda ciddi eksikliklere sahipti, netice itibariyle ordunun en az 3’te 2’si yok oldu, kalanlar kaçtı ve bir kısmı İstanbul’a giderek Almanya’ya geri döndü. Kalanları da gelen Frenklerle birleşti ki aslında Frenkler 1 ay geriden geliyordu ve Dorlion savaşının sonlarında falan varmışlardı İznik’e, eğer birkaç gün evvelinden gelselerdi, bir ihtimal güçlerini birleştirip bizimkileri fena harcayabilirlerdi. İki savaşta da bizimkilerin sayısı daha azdı ama komutanlar daha etkili olduğunu gösterdi ki unutmayın Batılı askerler, Bizansın aksine, Türklerin savaş taktiklerine hiç alışkın değil, tanımıyor; coğrafyaya yabancı, iklime yabancı...
ASOIAF’a dönersek... Dany’nin yanında getirdiği askerlerin hepsi Westeros’a yabancı insanlar; özellikle de kuzeyin iklimine ve coğrafyasına yabancılar. Hiçbiri kar falan görmedi. Westeros’un güneyli lordları-askerleri bile katlanamıyor kuzeyin coğrafyasına-iklimine. Haliyle savaş taktiklerine de yabancılar Westeros’un. Tabi Martin bu tarz savaş ayrıntılarına ne kadar vakıf ve ne kadarını kullanır kitaplarında bilemiyorum ama netice itibari ile kimin kazanmasını istiyorsa, şartları o tarafın lehine döndürecektir; Ateş ve Kan’ı okuduğumda da bunu güzel yapmayı becerdiğini düşünüyorum, yani bu lojistik vs. şeylerle olmasa bile başka etkenlerle rüzgarın yönünü değiştirmesini biliyor.
Aegon’dan başlayalım. Onun şu an en az 10 bin askeri var. Dorne’un en az 20 bin var ama asker gönderirse bu 10 bini aşmayacaktır muhtemelen ya da en fazla 15 bin gönderebilir; neticede kendi topraklarını da olası bir saldırıya karşı koruyabilmek için asker bırakması gerekiyor; Menzil saldırabilir yahut Dorne körfezine kadar gelen şu korsanlar vs. saldırabilir ki 6. kitaptaki Arianne povunda bundan endişe edildiğini gördük, muhtemelen korsan saldırıları da olacaktır Dorne’a diye tahmin etmekteyim. Euron zaten Dany’nin yanına geçerse ve Dorne, Dany’e karşı savaşırsa bu saldırılar kaçınılmaz. Haliyle askerin bir kısmı Dorne’da kalmak zorunda. Yani Aegon’un elinde en az 10 ila 20 bin asker olmasını bekleyebiliriz. Menzil’den vs. Aegon safına geçmek isteyen lordlardan da birkaç bin gelir, tam sayını öngöremiyoruz elbette çünkü askerlerin büyük kısmını Hightower çıkarıyor ve diğerleri 2000 ya da 1000 ya da işte belki 3 ila 5 bin arası falan çıkartıyor. Fırtına topraklarından da adam toplaması mümkün gibi ama ağırlıkta Stannis’e katılmışlardı ama illa ki Connington gibi taç yanında olmuş olanlar vardı ama neticede savaşta eridi buralar ama gerek buranın gerekse menzildeki hangi hanenin ne kadar adamı var hepsi hakkında bilgimiz yok maalesef, bu sebeple net öngörü yapamıyoruz ama biz iyimser olalım ve Aegon’a 25-28 bin verelim, bu zaten gayet iyi bir sayı. Robb da aşağı yukarı böyle bir sayı ile savaşa girdi. Lord Tarly, Aegon’ın yanına geçerse, elinde harika bir komutan olacağı için bu kesinlikle Blackfyreların lehine olacak. Dany’nin elinde onunla boy ölçüşebilecek bir komutanı bence yok ama savaştan anlayan adamları elbette ki var ve elinde Tyrion da olacak ama neticede o askeri komutan dehası değil ama anlıyor bir şeyler. Aegon’un Tyrell ile bir savaşı olacak, kazansın ya da kaybetsin; gücü bir miktar eriyecek kaçınılmaz olarak. Bizim oğlanın deniz gücü yok, onları getiren gemiler belki bir miktar güç olarak kabul edilebilir ama hepsi de karacı, denizci değiller. Aegon’ın ordusu Westeros’a aşina, buralı zaten hepsi. Bununla beraber iki düzine filleri de var ki savaş alanında doğru kullanıldığında, bilhassa bu tür canlılara alışık olmayan atlar yüzünden, birlikleri dağıtabilirler.
Dany’nin elinde kaç tane adam olur? Kesin öngöremiyorum, ağırlık muhtemelen Dothraklar olacak ve okuyucular genelde kaç tane Dothrak varsa, hepsinin geleceğini öngörüyor ama bence bu temelde çok mümkün değil. Yani atıyorum 50-70 bin Dothrak çığlıkçısı var diye de hepsini alıp gelemezsin. Neden? Basit; koca bir kıta geçirmen gerekir; ya karadan ya da denizden. En az 1000 gemin yoksa sahip olduğun ordunun hepsini geçirmen mümkün değil, daha bu kızın 10 bin askeri de var; Lekesiz ve Paralı Askerlerden oluşan... Gemi buldun diyelim; karadan ya da denizden, yemek-suya ihtiyacın var. Dany daha azatlı kölelerini doyuramıyordu, atları ve askerleri nasıl doyuracak bu kadar? Illyrio ancak bir noktaya kadar yardımcı olabilir, gerçi yolda Volantis’de durmaları bekleniyor yemek tedariki için, o sırada isyan vs. derken yağmalanabilir şehir. Bir de Dorne için söylediğim Dothraklar için de geçerli olmaz mı? Geride kalan khalasarı olası saldırılardan kim koruyacak? İlla asker gerekir, Dany tüm erkekleri alıp gidemez haliyle. Bu sebeple olabildiğince gerçekçi davranmaya çalışacağım; Lekesizlerle vs. birlikte Westeros’a geldiğinde en az 35-40 bin askeri olur. Siz isterseniz bunu 50 bine yuvarlayabilirsiniz ama 50 bini geçmesini beklemem, 40 bin de ideal olur gibime geliyor. Euron’un demir doğumluları- deniz gücü de Dany’e katılacak diye bekliyorum. Zaten onu getiren gemiler ağırlıkta Greyjoylara ait olacaktır, Victarion geliyor malum. Bu haliyle Dany’nin gücü ciddi bir noktada değil mi? Hem karadan hem denizden büyük bir güç sahibi olarak öne çıkıyor. Elbette illa ki bir noktaya kadar bu askerlerin gerek Westeros’a gelirken fırtına yüzünden gerekse Aegon ile sırt sırta savaşırken Lannisterlara vs. bir miktar erimesini de bekliyorum ama bu ikisi için de geçerli olacak.
Savaşın durumunu değiştirmesini bekleyeceğimiz – öngörebildiğimiz – değişkenler şunlar; ejderhalar, kıtlık ve salgın. Şüphesiz başka etkenler de olacak ama kesin ön görülebilecekler bunlar. Salgın herkesi etkileyecektir. Kıtlık da nispeten herkesi etkileyecektir ama Illyrio’nun zenginliği düşünülürse Aegon’a bu yönden destek sağlayabilir diye düşünüyorum ama Dany’nin Westeros’tan beslenmesi güç olacaktır, bu sebeple Menzil ya da Vadi’ye saldırması gerekir ki oranın kaynakları ile beslensin hatta savaşın pek el değmediği Taç topraklarına... Vadi belki ejderha korkusundan ona katılmayı da seçebilir, belli olmaz. Dany’nin Dorne’a saldırması halinde daha evvelden olduğu gibi Dorne halkının direnmesini bekleriz, daha evvel becerdiler, şimdi neden beceremesinler ki? Kendi evlerinde her şekilde daha üstün konumdalar ama kendi evleri dışına çıktığında o kadar becerikli olamayacakları aşikar, bu sebeple kendi coğrafyaları dışında yutulma şansları yüksek. Ayrıca Dany’nin süvarileri; karşıdaki piyadelere nazaran daha üstün bir savaş gücü oluşturuyor. Elbette nehir toprakları da ciddi zarar gördü, zamanında tüketildi ve yakıldı ekinler ama neticede ne bulursam alırım kafasıyla buraya bile saldırabilir Dany, kuzey bile bir kaynak görülebilir; buralar hakkında ne kadar bilgi sahibi olabilirler ki mantıken.
Ejderhalara gelirsek... Aegon’n bir tanesini almasını beklediğimiz gerçek ama Dany’nin elinde hala 2 tane olacak. Drogon ise hepsinden daha büyük ve büyük ejderhaların, dans meselesinde bir tık daha üstünlük sağladığı aşikar, gerçi bence diğerleri de serbest kalınca zaman içinde Drogon’un boyuna yetişir, bu ciddi bir üstünlük yaratmayabilir ama ejderha sayısı yaratır. Elbette bir noktadan sonra Rhaegal’ı da Jon’a kaptırmasını bekliyoruz, bu durumda ejderha sayısı eşitlenir ve durum da eşit hale gelir.
Tüm bunları topladığımızda Dany daha baskın bir güce sahip görünmekle beraber Aegon’un aslında çok umutsuz olduğunu söyleyemeyiz, elindeki güç ve değişkenlerin etkisi ile ciddi bir direniş sağlayabilir Dany karşısında ama günün sonunda Aegon’un öleceği konusunda çoğu kişi mutabık, dediğim gibi Dany’yi öldürmesini beklemiyorsanız, kazanmasını da bekleyemezsiniz.
Lakin bu iş ne kadar uzun sürer? Çok sürmemesi lazım, Ötekiler geliyor... Elbette ben ilk önce Aegon’u yer, sonra Jon’a savaş açar gibi düşünmüyorum ama ilk Aegon meselesini devreden çıkartır diye düşünüyorum. Bir de şöyle bir şey var; eğer Aegon’un kimliği açığa çıkmaz ise ya da Jon, onun gerçek kimliğini bilmez ise onu öz ağabeyi zannedecektir. Sırf bu sebeple bile Dany’e bilenebilir.
Bir de Aegon’ın hikayedeki varlığı ve ejderhanın 3 başından biri olması meselesi sırf dans ile mi ilgili, diye sorguluyorum. Yani bence bu mesele biraz da buz ve ateşin savaşı ile ilgili olabilir; Fatih’in üç ejderha başını arma seçmesi gibi konularda evvelden yorum yapmıştım, Rhaegar’ın üç ejderhaya sahip olma takıntısı aile geleneği değildi bence... bu savaşla ilgiliydi... bu sebeple belki de asıl olacak şey; üç ejderha savaşsa bile ilk aşama birbirini öldüremez ve Ötekilerle uğraşmak zorunda kalırlar birlikte... madem bu iki olayın aynı anda vuku bulmasını bekliyoruz, Ötekileri de işe dahil etmemiz gerekir. Aegon, belki bu ötekilerle olan savaşta ölür ve savaş sonrası, Dany’nin ipleri koparması resmileşince Jon da gider halası ile uğraşır. Yani bu üçünün birlikte Ötekilerle asla savaşmayacağını düşünmek, pek doğru gelmiyor kulağıma. Bunu da buraya şerh koymuş olayım.
Jon Snow’a geçersek...
Yarı resmi kaynaklara göre(ki resmi bilgi olmaktan çok uzak, onu belirteyim, sadece bir çıkış noktası bulmak adına baz aldım bunu) kuzeyde 45 bin asker toplanabiliyor, Robb 20 bini savaşa götürdü. Birkaç bin hayatta kaldı diye biliyoruz ama kesin sayıyı söylemek şu aşama mümkün değil ama biz hepsi ölmüş gibi davranalım, en az 25 bin asker toplayabilir ilk aşama. Yabanıllar devreye girdiğinde Stannis, 16 bin savaşçıya karşı dövüştüğünü söylemişti. Jon, bütün sağ kalan yabanılları toplamayı başarırsa kabaca 20 bin kişi olabilirler ama hepsi savaşçı değil; mızrak karıları ve dövüşebilecek durumda olan erkeklerle beraber kabaca 10 bin kişi toplanabilir. Yani 30 ila 35 bin arası dövüşebilecek adamları olur kuzeyin. Jon’un nehir kralı da olduğu düşünülürse oradan da asker toplaması olası bir seçenektir. Nehir toprakları da benzer yarı resmi kaynaklara göre 45 bin asker topluyor ve en az 20 bini savaştı, hepsi öldü diyelim, 20-25 bin asker daha çıkartabilir ama nehir toprakları genelde güçlü-otoriter bir liderden mustariptir ve bu durum bugün daha üst safhalarda, artık kendi hallerine hareket ediyorlar. Kuzeyden emir geldiğinde kaç tanesi itaat eder %100 şöyle diyemem, Brecken gibi hanelere çok fazla güvenim yok. Yine de illa ki itaat eden olacaktır(ortada bir vasiyet, yasal bir belge ve yemin var). Yabanıllar arasında ayrıca 200 dev ve 100’den fazla mamut var ki daha evvel de söylediğim gibi birlikleri tarumar etmeden çok etkilidirler. Sultan Sancar’ın yeğenine karşı yaptığı savaşı, kaybederken kendi lehine çevirip kazanmasını sağlayan, savaşa sonradan sürdüğü fillerdir. Sonra bahsedeceğim gibi kuzeyin taze deniz gücü de mevcut.
Vadi gibi bazı krallıklar ya da haneler kuzeye sonra katılabilir mi? Belki. Yahut Stannis, eğer doğru aklımda kaldı ise, 20 bin kişilik bir kiralık asker talep etmişti şövalyesinden; Braavos’tan aldığı borç para ile onları alıp kuzeye gelecekti. Stannis öldüğünde bu askerlerin, Jon’un emrine girmesi çok olasıdır. Yine de biz kesin bilgiler üzerinden ilerleyelim elbette. Özetle kuzey, sandığımızdan daha iyi bir askeri güce sahip durumda görünüyor.
Dany’nin Aegon ve diğerleri ile olan önceki ve sonraki savaşının sonunda ne kadar askeri kalacak bilgimiz yok, illa ki azalacak ama yine de tehdit edici bir güç olarak konumunu korumaya devam eder diye tahmin yürüteceğiz. Herkes gibi Dany de ilk aşama Moat Cailinden girmeye çalışacaktır ama herkes bilir ki kuzey asla güneyden fethedilemez; Andallar denedi olmadı ve sonrasında da olmayacak. Zaten Cat ve Karabalık buraya geldiğinde Karabalık buranın tam bir ölüm tuzağı olduğunu görmüştü, bataklıklardan huraaa diyerek ordu geçiremezsiniz rahatça, bataklık adı üstünde ve kalemiz de gayet iyi iş görüyor. Reed’in halkının da nasıl dövüştüğünü biliyorsunuz, demir doğumlular moat cailinden dışarı çıkamıyordu. Bu sebeple demir doğumluların bilmem kaç kere yaptığı ve Andalların da denediği gibi denizden karaya asker çıkartabilirsiniz ve Dany bunu yapabilecek gemi gücüne elbette sahip olacak. Andal istilasında bu karaya adam çıkarma pek işe yaramadı tabi, kuzeyliler kıyılarda onları yok etti. Esir aldıklarını da Bran’ın ağaç vizyonunda gördüğümüz gibi ağaçlarına kurban ettiler.
İlk aşama deniz çıkarması üzerinde duralım. Bu ne kadar başarılı olur ve nasıl bir resim gerçekleşebilir? Benim asıl savaşın Jon ve Dany arasında olmasını öngörme sebeplerimden biri de kuzeyin, ilerideki bu savaşa hazırlanıyor görünmesi... elbette bilerek değil, yazar onları hazırlıyor. İkinci kitapta Bofa Lordumuz, Bran sahnesinde Robb’un ona altın desteği vermesini böylece denizde kaybettikleri güce tekrar sahip olabileceklerini söylüyor hatta kuzey komplosu videomda bahsetmiştim; Umberların gemi için ağaç kesip Manderly ile birlikte çalışması isteniyordu. Bofa Lordu da bir seneden fazla zamandır gemi inşa ettiğini söyledi. Son kitaptaki Davos 2 povuna bakarsak Beyaz Liman savaşa hazırlanmış; surlar tahkim edilmiş, sık aralıklarla kuleler inşa edilmiş ve eskiden harabe olan fok körfezinde şimdi dumanlar yükseliyor, orada savaş hazırlıkları var. Uzun süredir atıl denebilecek Deniz Taşı denilen bir savunma kulesi ki İlk İnsanlara kadar gidiyor tarihi, akrepler, arbaletler ve mancınıklar gibi aletlerle kuşatılmış halde. Davos, iç limanda 23 tane savaş gemisi saydı ve Lord’a göre çok daha fazlası var. Ne kadar fazla bilgimiz yok ama Lord zamanında hem Kral Topraklarına hem de Ejderha Kayasına aynı anda çıkarma yapabilecek kadar büyük bir filo inşa etmekten bahsediyordu. Beyaz Liman, kuzeydeki birçok lorddan daha fazla ata sahip ve mahzenleri gümüş dolu. Winterfell kuzeyin kalbi ise Beyaz Liman da ağzıdır, kuzeyi beslemek için dışarıdan temin edilecek yiyecekler buradaki ticaret ile temin edilebilir. Yani Illyrio kadar olmasa da Manderly Hanesi, kuzeyi besleyecek gümüş ve kaynağa sahip denebilir sanırım. Ayrıca bir küçük hatırlatma yapalım; Manderly Hanesinin arması bir deniz adamdır, yani ateşin karşıtı olan su ile ilişkili bir hanedir ve armadaki balık adamın rengi de yeşildir. Yeşil rengin Dany’de alerjiye sebep olduğunu artık anladık zaten.
Şimdi şehir bir savaşa hazırlanıyor ama neden? Evet, kuzey komplosu videosunda Bolton-Frey ittifakına karşı bir durum söz konusuydu ama Beyaz Liman doğru düzgün savaş görmüş bir yer değil, demir doğumlular buraları hiç işgal etmedi misal ya da Lannisterlar da yakın zamanda saldırmadı(geçmişte de pek böyle bir şey oldu diyemeyiz). Buna rağmen sanki bir saldırıya uğrayacakmış gibi şehir, ciddi anlamda bir savaş hazırlığı yapmış görünüyor ve üstüne savaş gemileri inşa etmiş.
Haliyle soru şu; Çehov silahı gören bu savaş hazırlığı ve savaş gemileri kime karşı kullanılacak?
Benim için cevap; Daenerys’e karşı elbette. Martin ikinci kitaptan beri kuzeye, eskiden sahip olduğu deniz gücünü geri vermeyi kafaya koymuş şekilde, gemi inşa ettirmiş; beyaz limanı ki Westerosun en büyük 5. şehri kendisi... savaşa hazırlamış durumda. Boltonların buraya gelip saldıracağını pek öngörmüyorum, saldırsalar bile bu savaş gemileri onlar için değil, aşikar bu bence. Lannisterlara karşı olduğunu iddia edebilirdik ama birkaç gemi dışında ellerinde gemi kalmadı, yeni inşa edilen birkaç gemiyi de şu Velaryon piçi kaptı kaçtı. Bazı okuyucular “Dany ile ittifak kurur, onun lehine kullanır.” şeklinde bir öneride bulunabilir ama Dany’nin zaten halihazırda Greyjoy donanması var iken yazar, Starklara ne diye deniz gücü verip, onu da Dany’e versin? Her şey Dany için mi bu seride? Sağlam bir zemine oturan bir iddia olmadığı ortada. Bu gemiler savaşmak için, kiminle savaşacaklar? Yani uygun kim var? Westeros’un yeni tehdidi Targaryenler. Dany ve Aegon. Bilhassa kuzey, denizden işgal edilmek istendiğinde bu gemiler direnç için faydalı olacaktır.
Burada bir parantez açmak istiyorum. Beyaz Liman denizcilerinin ekseriyeti balıkçılar ve bir ihtimal tüccarlardan oluşmakta, demir doğumlu gibi deniz savaşçısı bir mürettebatı yok. Bu sebeple Demir Filo saldırırsa onlar karşısında zayıf kaçacaklardır. Durum – nispeten dahi olsa- nasıl kuzeyin lehine dönebilir, diye düşündüm ve aklıma Asha ve Yarıkçene geldi. Şimdi dizide Asha(Yara aslında) ve Theon, Dany’e gönderildi ve onun için savaştılar ama kitaplarda Asha kaçtığı zaman doğrudan kuzeye sığındı ve Yarıkçene de Talharttların kalesini elinde tutmaya devam ediyor ve Theon de şu an Stannis’in elinde. Haliyle şunu sordum; Asha ve Yarıkçene neden kuzeye getirildi? Yazar bu iki karakteri ne için kullanacak? Ne faydaları var? Bunlar güçlü deniz-savaşçıları neticede. Ayrıca Theon’un 7. kitaba kadar yaşayacağını da düşünmekteyim ama Jon’un eline geçtiği an Jon onu öldürür ama bu sebeple onun eline geçmez, kaçar diye düşünmüyorum; nereye kaçacak? Euron’un kollarına mı?Bu sebeple öyle bir şey olmalı ki Theon hayatta kalmalı, Jon ölümünü ertelemeli. Hem ileride Theon, Euron’u devirmek için Kral Şurasının toplanılmasında kilit rol oynayabilir, geleneklere göre onun da şurada bulunması lazımdı, olmadığı için seçimlerin yenilenmesini talep etme hakkı var, geçmişte böyle bir olay yaşanmıştı; Demir Adalar videomdan hatırlıyorsunuzdur. Torgon Greyiron kral şurası olduğunda uzaklardaydı ve geri döndüğünde şurayı yasa dışı ilan edip yeniden seçim talep etti ve nitekim taht el değiştirir. Bu hikayeyi 5. kitaptaki Asha POV’unda görüyoruz. Tris bu hikayeyi anlatınca Asha buna çok seviniyor ama nedenini anlatamadan Stannis geliyor. Muhtemelen -öldüğüne inanmış olsa da Ramsay’den gelen mektubu da göz önüne alarak – Theon ile kral şurasını yeniden toplayabileceğini düşünüyor. Euron bir şekilde zayıflamak, yere çakılmak zorunda bence... bunun fitilini ateşlemek için Theon hayatta kalmalı ama Theon’un hayatta kalması da Jon’un onu öldürmemesine bağlı. Tabi onun eline geçmeden kaçabileceğini iddia edebiliriz ama kaçıp gitmeyi başarsalar bence şu an Euron'un aleyhine olacak bir şura olmaz çünkü çoğunluk hala Euron’u destekliyor. Şura talebi öyle bir zamanda gelmeli ki herkes Euron’a karşı tepki göstermeye başladığında, destekçileri azaldığında olmalı. Bu da 7. kitaptan evvel olmaz.
Sonuç olarak toparlarsak eğer; benim aklıma gelen şey şu. Asha ve Yarıkçene ve de kendi demir doğumlu adamları, kuzeyin donanmasını toparlaması, eğitmesi ve liderlik etmesi için yeterli gibi geliyor gözüme. Bunun için de Asha’nın olası talebi Theon’un hayatta bırakılması olsa gerek. Jon makul biridir, esnemeyi bilir; düşmanlık beslese bile eğer çok ihtiyaç duyarsa, düşmanı ile bile anlaşma yapabilir; Yabanıllar düşmanıydı, Ağlak düşmanı ve sevmiyor; dahası kardeşlerinden nice kişiyi öldürdü hepsi ama ortak düşman için iş birliğini kabul etti ama kayıplarını da unutmadı. Yabanılların itaatini sağlamak için de ailelerinden çocuklar esir aldı. Ned'in ilk kitapta Cat'e söylediklerini hatırlayın. Ned, savaş çıkarsa Theon'u babasının gemileri için kullanmak istedi. Jon aynı fikri hayata geçirmek isteyebilir, tek fark gemi yerine denizcilik becerilerini kullanmak için. Bence bu iki karakterin kuzeyde olma sebebi Manderly’in inşa ettiği donanmaya liderlik etmeleri için, böylece kuzey denizde güçlü hale gelebilir. Theon’un hikaye örgüsü açısından da ironik elbette çünkü en başından beri vesayet adı altında esir olarak tutuluyordu ve bu şekilde devam edecek gibi görünüyor.
Daha evvel dikkat çekmiştim; Dany ve Jon tarafında aynı haneye mensup kişiler var hep, onların desteğini alıyor; Mormontlar ve Greyjoylar. Martin bunu kasıtlı yapmış belli ki... Bir de belki diyebileceğim bir şey... Aerys döneminden kalma bir Kral Muhafızı olan Baristan Selmy Dany yanında ve eğer olur ise düşündüğüm gibi ileride Jaime’nin kuzeye yolunun düşmesini bekliyorum demiştim, o da Aerys döneminden kalma bir Kral Muhafızı. Böyle olursa hoş paralellikler var yani.
Şimdi Beyaz Liman’ın savaş hazırlığı, gemi inşası ve olası demir doğumlu desteğini cebe koyduysak bir sonraki aşama olan kara çıkarmasına gidelim.
Kuzey denizinde bir deniz savaşı olur, çıkarma yapmak isterler... gemiler çarpışır ama Dany, illa ki karaya asker çıkarmayı başarır diye düşünüyorum, hepsini değil tabi. Neticede demir doğumlular sayı bakımından daha fazla olsa gerek... Karaya çıkan Dothrak ve Lekesizlerin daha evvel kış görmediği düşünülürse, daha doğrusu kuzey kışı ve kar... bence ne kadar dayanıklı olurlarsa olsunlar, hayatta kalma şansları çok ama çok düşük. Atları bile zor ilerler o zeminde. Soğuktan da donarlar. İlerleme hızları felaket yavaşlıkta olur; bakınız Stannis ve adamlarının çektiği zorluk ki daha kış gelmediği halde böyle. Kış geldiğinde görün cümbüşü. Bu sebeple karaya çıkmayı başaran askerler hızla katledilirler ve tabiri caizse denize geri dökülürler. Bizim Stark çocuklarının deri değiştiren yeteneklerini de unutmamak gerekir tabi. Yabanıllar arasında da var warglar. Andal istilası sırasında Şarkıcılar, hayvanları savaştırırmış. İşe yaramamış elbette ama olsun... doğru kullanılırsa faydası olur kanaatindeyim. Şu yetenekleri adam akıllı kullansınlar artık da bir faydasını görelim, süs olarak durmasın.
Bu durumda Daenerys’in elinde tek bir şey kalıyor; hava gücü yani ejderhalar. Bu bile denklemleri tamamen değiştirmeye yeter ama kış gelmiş, kar fırtınaları ile kuzeyde cümbüş başlamış. Ateş ejderhaları için kar, su, soğuk gibi şeyler alerjik unsurlardı. Kriptonite maruz kalmış Süperman gibi olurlar. Normal bir kuzey mevsiminde bile huzursuz, huysuz olduklarını iki ejderha ziyareti sırasında biliyoruz. Elbette kar fırtınasına maruz kalan ejderhaların sağlıklı bir şekilde uçabileceklerini de sanmıyorum, yani kısaca mevsim tamamen kuzeylilerin lehine ve Daenerys’in aleyhine. Bir de ejderha yere çakılırsa uçamayıp, akrep- arbalet gibi aletlerle avlanma şansı var. Beyaz Liman’ın kulesinde vardı bunlar, hatırlayın. Bunun dışında Jon’un bir tane ejderha sürmesini beklediğimiz için hikayenin bir noktasında onun da ejderhası ile savunma yapabileceğini önermek doğru olur sanırım, ne de olsa ejderhaların dansı hakkında konuşuyoruz, ejderhasız dans mı olur?
Bunu da toparlayıp sonuca varırsak Jon liderliğindeki kuzeyin, olası bir saldırı karşısında, direnç gösterip, üstüne muzaffer olması çok yüksek ihtimaldir. Unutmayın ki kuzey, tarihinde hiç işgal edilmeyi başaramamıştır, bundan sonra da gerçekleşeceğini öngörmüyorum. Umarım bu “savaş dengesi” meselesini kafayı karıştıracak şekilde anlatmamışımdır.
Videonun son kısmına geçelim şimdi.
Kimler hangi tarafı destekler? Ve kimler Dans 1’deki karakterlerin konumunda olur?
Yalnız ilk aşama hemen söyleyeyim 2. Danstaki karakterlerin hepsi illa ki 1. Danstaki karakterin konumunda olması gerekmiyor, yani tamamen birbirinden bağımsız bir konum ve değerlerde olacaklarını düşünüyorum ama bazılarının ilk danstaki bazı karakterlere benzer durumları var gibi... ben de bu benzer konumlarda görünenlere değineceğim.
Bir savaş varsa bu savaşın tarafında olan haneler ve kişiler vardır. Aslında hane üzerinde pek durmayacağım çünkü genel olarak hangi karakterin hangi krallığın üstüne çöktüğü bariz olduğundan, destekleyecekleri kişiler de kabaca ortada. Elbette bazı haneler, azam lordlarına rağmen, başka tarafları desteklemek isteyebilir ve Vadi gibi bazı krallıklar da tarafsızlığını korumaya çalışabilir. Yine de şöyle krallık üstünden gidersek; bir sürpriz olmazsa eğer Fırtına Toprakları ve Dorne’un Aegon’u destekleyeceğini öngörmek kolay. Bununla beraber Menzil’in kendi içinde karmaşaya girip, bir kısmının Aegon’u bir diğer kısmın Daenerys’i desteklemesi muhtemel olabilir hatta bir ihtimal ejderhalara bulaşmak istemeyen Hightower’ın sessiz kalmayı tercih edip, olur da kapısına ilk dayanan ejderhaya diz çökme eğilimi göstermesi mümkündür. Neticede savaşta tarafsız kalan bölgeler-haneler de olabiliyor. Bu Hightower hanesi bana göre her daim kurnaz olmuştur. Nehir’de bazı Targaryen destekçileri vardı, Darry ailesi gibi. İlk Dans’ta kraliçenin lehine hareket etmişti ama kafadan yenilmişlerdi, şimdilerde de zaten Lannisterların eline geçti, erkekleri öldü. Bakire Havuzu Lordu ilk Dans’ta kraliçe lehine idi ama Kraliçe Rae uygunsuz bir şey talep edince, öfkelenip Aegon’un safına katılmıştı. Dans sırasında bu tarz taraf değiştirmelere şahit olacağız muhtemelen, bilhassa Dany tarafından Jon ya da Aegon tarafına kaymalar... Nehrin kralı Jon olduğuna göre buradan dönenlerin ona dönmesi mümkündür ama şu ana kadar yaşanan olaylara bakarsak Nehir Lordları Stark krallarına sadık hareket etmişti, bir tek Bracken hanesinden şüphe ediyorum, çok kolay tahtın tarafına dönüp bunu Blackwood düşmanlığı için kullanmıştı. Neyse, dediğim gibi hane üzerinde durmaya niyetim yok pek. Vadi durumunu net öngöremiyorum çünkü değişkenlere göre şekillenecek bir durum. Robin ölmezse Sansa ve LF, çocuğu maniple edip Kuzey tarafında tutabilir. Ölürse Harry lord olacağı için LF’nin siyasi gücü zaten son bulacağından Sansa zaafı yüzünden kuzeyin yanında yer tutma kararı almasını beklemek zor gibi ama Harry, Sansa’ya aşık olursa gene Sansa etkisiyle bir ihtimal kuzeyin yanında olması sağlanabilir Vadi’nin. Hatta ileride Tyrion ile olan evliliğin bir şekilde iptal edilmesi durumunda Sansa ve Harry’nin evlendirilmesi şartı öne sürülebilir destek için. İttifaklar böyle kuruluyor neticede. Yani bir “söz” alınır bir şekilde kurtulun Lannister evliliğinden ve sonra Lordumuz ile kız kardeşinizi evlendirin tarzında... Yahut dediğim gibi Vadi, sessiz kalırsa her zaman yaptığı gibi, savaşa katılmaz.
Batı ve Menzil elbette şu aşamada Lannisterlara ait ama Tommen ölünce ittifak bozulacak ve ileride Tyrion’un Kaya’yı ele geçirmesini beklediğimden Batı da Dany’nin yanında yer alacak ilk aşama. Demir Adalar zaten krallarının emriyle Dany’nin yanında yer aldı bile, ilk Dans’ta da yer almıştı ama önemi nispeten azdı ama şimdi böyle olmayacak. Bu da bizi kim kimin konumunda sorusuna cevap aramaya getirdi.
Tyrion, ile başlayalım. Bilhassa dizinin etkisiyle onun Dany yanında yer alıp, sadık kalacağı beklendi yıllardır. Ben ise kapanan forumda tam aksini savundum yıllarca. Finali görünce “sadık kalacak” diyenler, bir anda Tyrion’un sadakatsiz olacağını öngörmeye hatta sevmemeye başladı karakteri. Ne diyebilirim ki sakalımız yok ki dinlesinler beni. Bana kalırsa son kitabı dikkatlice okuyanlar bu durumu rahatça öngörebilirdi. Evet, Tyrion ilk aşama kesinlikle Dany’nin yanında yer alacak ama sonra kendince sebeplerle onun aleyhine dönecek, en başından beri ona kalben sadık olmayacak. Aslında burada bu durumu işaret eden “renk sembolizmi” devreye giriyor. Cücemizin bir gözü siyah, diğer gözü de yeşil. Yeşil renk için size ne dedim? Dany için uğursuz dedim. Siyah göz, onun Dany tarafında yer alırken yeşil gözü onun yeşiller yani Jon tarafında yer alacağını anlatıyor bence. Böylece Martin neden Tyrion için böyle bir göz rengi seçtiğini anlam kazanmış oldu, sırf onu daha fazla ucube gibi göstermek için olmasa gerek ki bence farklı göz renkleri ucubelik de değil, aksine çok güzel bir mutasyondur. Unutmayın ki Jon ve Tyrion arasında bir arkadaşlık-yakınlık gelişti; Winterfell Bölümleri videomu hatırlıyor iseniz ilk bölümlerde kurulan-gösterilen ilişkilerin Çehov silahı misali ileride hikayeye katkı sağlayacağını, olaylar için altyapı olduğunu anlattım. İlk taslaktan beri Martin, bir şekilde Tyrion’u hep Starklarla arkadaşlık ilişkisi-bir bağ kurduruyor ama bu şekilde ama o şekilde ve Tyrion, aslında Starkların yanına katılmıştı ailesinden ayrılınca. Bence bu olay örgüsü hala devam ediyor ama biraz dolambaçlı yönden.
Peki sizce Tyrion ilk Dans’tan kimin konumuna benzer olabilir? Bana göre Tyrion, Kraliçe Eli de olan ve kraliçenin ilk aşama büyük destekçisi olan “Deniz Yılanı” Corlys Velaryon’un konumunda olacak. Küçük İblis lakaplı Tyrion’un ve Corlys’in zeki karakterler olduğunu, yeri geldiğinde iyi ve makul tavsiyeler verdiğini biliyoruz ama en önemlisi ikisinin de siyah destekçisi iken daha sonra yeşil destekçisi olduğunu biliyoruz, en azından Tyrion’un öyle olacağını düşünüyoruz hatta Corlys aslında bir noktadan sonra baya bir bezmişti savaştan ve bir an önce sona erdirmek için uğraşıyordu. Daha sonra kralı öldürdüğü gerekçesi ile ki inkar etmedi, bizim Cragen Stark tarafından idam edilecekti de Blackwood hatunu sayesinde kurtuldu. Tyrion kraliçe eli olur mu bilmem, bu unvan şu aşamada Selmy’e ait; Jorah ve Selmy dururken de Tyrion’a bu unvan verilmeyebilir ama neticede hiçbir şey olmazsa bile Dany’nin sağ kolu olabilecek kadar yakın bir danışmanı olması beklenebilir. Dahası Corlys gibi savaşın öne çıkan liderlerinden biri olacaktır. Bence savaş biraz da Tyrion yüzünden çıkarsa hiç şaşmam.
Jorah’a geçelim. Aslında bununla ilgili bir videom var, Jorah’ın ikinci ihanetini anlattığım. Kendisi Criston Cole konumunda biriydi, izlemedi iseniz muhakkak izleyin. Kendisi aile arması; kılık kıyafeti ile siyah ve yeşil renkleri taşıyor. Yani ilk aşama siyahların yanında yer alıp daha sonra bir sebeple kraliçeden nefret edip, yeşillere geçen; kral muhafızı ve kral eli olan adam gibi; Cole’un yeşil gözleri ve siyah saçları vardı. Jorah’ın nefretinin de sevgisi kadar derin ve unutulmaz olduğunu biliyoruz. Dahası ev özlemi çeken ve kalbinde her daim bir kuzeyli olan Jorah’ın Starkların en sadık destekçilerinden biri olan Mormontların üyesi olduğu unutulmamalı, her ne kadar Ned’den nefret etse de... Bahsettiğim videoda uzun uzun ayrıntılı açıkladığım için üstünde çok durmayacağım.
Euron Greyjoy, kesinlikle Daemon Targaryen konumunda biri ki Dany’nin kocası, çocuklarının babası olmayı hayal ettiğini unutmayın. Daemon ile benzer karakteri ve aynı hırsları var; ikisi de ilk aşama kraliçelerini hırsları için kullandı, bu sebeple evlenmek istediler ve omzundaki şeytanları oldular. Euron’un kılık kıyafetleri, kişisel arması falan, saçı-sakalı ve Kargagöz lakabını ona veren gözü tamamen siyahtır. Kişisel arması sadece siyah değildir ayrıca kırmızı renkli bir göz barındırır. Yani baştan aşağı “ben siyahların yanındayım” diyen bir adam. Euron ayrıca Dany’nin filosunu yönetecek kişi olacaktır, deniz gücü sunacak ona, bu yönden biraz Corlys Velaryon’u da anımsatabilir ama sadece sunduğu filo gücü açısından.
Jon Connington’dan çok emin olmasam da bana biraz ilk aşama Aegon’un Kral El’i Otto Hightower’ı anımsatıyor, ikisi de bir Aegon’un kral eli neticede ki gençliğinde de kısa bir süre Aerys’in El’i olmuştu ve karakterleri biraz birbirini anımsatıyor gibi, yine de Conn muhtemelen Hightower’dan daha çok faaliyet adamı, askeri yönü olan biri. Bu sebeple Conn ve Otto benzerliği, benim yakıştırmamdan öteye gitmiyor muhtemelen.
Diğer yandan Varys, Larys Strong’un konumunda bir karakter. İkisinin de isim benzerliği zaten dikkatlerden kaçmıyordur, dahası ikisi de Fısıltı Başı. Bu iki mesele dışında bir benzerlikleri var diyemem tabi. Varys amacı ve bir ihtimal kökenleri gereği Larys’den daha öne çıkan bir karakter ve hikayedeki taht savaşlarının mimarlarından biri olarak harika bir taht oyuncusu.
Illyrio, bir yönüyle Tyland Lannister’ı anımsattı bana ama çok bir benzer olduklarını iddia etmiyorum, sadece ikisinin de parayla ilgili bir konuma sahip olması dikkatimi çekti. Tyland, Yeşillerin hazine başıydı ve hazineyi korumaya alan kişiydi, daha sonra Aegon ölünce siyahların tarafına geçmiş oldu tabii olarak ama o sırada yeşiller-siyahlar diye bir şey kalmamış, savaş bitmişti; III. Aegon’a sadakatle hizmet eden bir kral eli olmuştu. Kış Ateşi salgısı sırasında öldü. Illyrio, maddi olarak Aegon’u destekleyen biri ve Tyrion’a sözüm ona “Viserys bana Hazine Başı olacağımı söz verdi.” demiştir. Vermiştir sözü şüphem yok da Illyrio’nun amacı bu değil, yine de dolaylı bir konum benzerliği yarattığını düşündüğüm için belirtmek istedim.
Aslında Conn, Varys ve onca yüzüğü içindeki yeşil yüzüğü saymazsak Illyrio’da beyaz ya da yeşil renkler üzerinden bir simgesellik kuramıyoruz, bu dikkatimi çekmedi değil. Haliyle ister istemez Aegon 3. bir taraf olmayacak ve Dany’nin yanında mı yer alacak diye sormama sebep olsa da bu kadar küçük bir şeyden yola çıkarak böyle sonuca ulaşmak da kesinlikle doğru değil, yine de bahsetmek istedim.
Jaime Lannister, kendisi ileride tam olarak nerede olur vs. tam kestiremesek de ve Dans’ın tam olarak içinde olacağını iddia edemesek de eğer Jon’un yanında olmaya karar verirse bir yönüyle o da – Jorah gibi - Criston Cole’u anımsatıyor; ikisi de kral yapan, kral muhafızları. Biliyorsunuz Jaime de kendini krallar yapan ve onları deviren biri olarak görüyordu. İleride Myrcella’nın Kraliçe El’i olup olmayacağını kesin olarak diyemem ama Martin, Jaime’nin geçmiş yeminlerini tutması meselesini işlemeye devam edecek ise Rhaegar’ın oğlunu koruma ve destekleme meselesi benim kafama yatıyor hatta bunu çok isterim. Prensi gördüğü rüyada bu çocuk meselesinden dertli olduğunu gördük zaten. Göz renginin yeşil olmasını bir işaret kabul edebiliriz belki ama her yeşil gözlüyü de bu denkleme sokamayız şüphesiz, o halde Cersei de Yeşiller tarafında olacak deriz ama yeşil uğursuzluğu “lannister” laneti olarak Dany’e dokundu ve dokunmaya devam edecektir. Dany tarafında bir Lannister, bir Greyjoy ve bir Mormont var. Jon tarafında da Mormont, tam tarafı sayılmasa da onun mıntıkasında Greyjoylar var. Bir Lannister da olması makul bir beklenti olabilir, özellikle de iki erkek kardeşin “ilk aşama” zıt taraflarda savaşması fikri hoş. İlk Dansta da ikiz kral muhafızları, iki farklı tarafta savaşıp ölmüştü, benzer bir dram ortaya çıkar gibi. Zaten Tyrion da Jaime’ye karşı savaştığını görmüştü rüyasında.
Yüce Rahip, meselesinden bahsetsem de burada tekrar kısaca belirteyim. Dans’taki Çoban’ı anımsatıyor. Ejderhalara karşı halkı ayaklandıran ve onu öldürten adam ve ayrıca elbette Aenys-Maegor dönemindeki Yüce Rahibe de benziyor demiştim. Bu adam bence iki tarafta da değil, sadece kendi tarafında.
Şüphesiz yeni dansta yer alacak bir sürü karakter olacak ve her birinin konumları ve oynayacakları rol de kendilerine has olacak. Biz burada önceki dansta dikkat çeken karakterlerin ve konumlarına biraz parmak bassak da bahsettiğim karakterlerin de özde kendilerine has konumlara sahip olacaklarını unutmamak gerekir. Ne de olsa Euron, Daemon değildir. Yahut Varys ile Larys tamamen farklı insanlardır. Tyrion’un kişiliği ile Corlys’in kişiliği ve motiveleri tamamen farklıdır.
Bu iki videoda 2. Dans ile ilgili genel kaba fikirlerimi/tahminlerimi elimden geldiğince anlatmaya çalıştım, artık ne kadarı tutar, ne kadar tutmaz okumadan bilemeyeceğiz elbette. Maalesef Martin’in 9 Mart’da yaptığı açıklamalara bakarsak da bu sene 6. kitabın bitmesini beklemek hayal, bir kaptırmış kendini dizilere, gidiyor. Hayırlısı inşallah ne diyelim...
(Video olarak dinlemek isterseniz)